varolus felsefesi ve neverfap

Varoluşçuluk ve Neverfap

“Varoluşçuluk” kavramını muhtemelen daha önceden duymuşsunuzdur. İsimlerin bu hayatta ne kadar değerli olduğunu ve temsil ettiği şeyi ifade etme gücünü göz önünde bulundurursak bir şeyi tanımak için ilk yapmamız gereken şey ismine başvurmaktır.


Neverfap Akademi, 2017 yılından bugüne çağımızın problemlerini anlama, açıklama ve çözüme kavuşturma misyonuyla faaliyetlerini sürdürmektedir. Bağımlılıklara ihtiyaç duymayacak güçlü bir toplum vizyonuna ulaşana kadar da mücadelesine devam edecektir.


Varoluşçuluk Nedir?

Varoluşçuluk, dünyada genelgeçer tek bir anlamın olmadığını ve her insanın kendi başına olup davranışlarının sorumluluğuna sahip olduğunu böylece kendi kişiliğini yarattığını söyleyen felsefe akımıdır.

Varoluş, yani var olmak. Peki adı neden böyle bu felsefenin? Yoksa ontoloji ile alakalı bir şey mi? Korkmayın, varoluşçuluğun, o herkesin korktuğu ve anlamakta zorlandığı, soyut felsefe ile bir bağlantısı yok. Anlatmak istediği şey aslında insanın var oluşu.

“İnsanın var olduğunu hepimiz biliyoruz, ne var ki bunda?” Diyebilirsiniz ancak önemli olan insanın varoluşu. Başka şeylerin değil. Peki ama başka şeylerde var oluyor. Hayvanlar var oluyor. Eşyalar var oluyor. İsim şehir oyunundan çıkarsak kimyasal reaksiyonlar, yıldızlar, bakteriler ve sayamayacağımız milyonlarca şey var oluyor. Peki insanın varoluşunu farklı kılan, felsefeye konu yapan nedir?

Elbette ki insanın kendisidir. İnsanın varlığı, başlı başına bir evrenin varlığıdır. Özellikle kalabalık şehirlerde yaşayanlar, hiç toplu taşıma duraklarında etrafınızdaki kalabalığa bakıp düşündünüz mü? “Bunca insan nereye gidiyor?”

Bizim hayatımız bile bu kadar yorucu iken bu kadar fazla hayatı görüp yaşamın aslında ne kadar küçük bir parçası olduğunu fark etmemiz, ilk o Dünya ile Güneşi, daha sonra ise daha büyük yıldızları gördüğümüz videodaki hisse benzer. Aslında her insan, kendi düşünceleriyle bir evrendir. Tek yumurta ikizleri bile hayatlarını o kadar farklı yaşarlar ki. İşte insanın bu farklılığı temel olarak varoluşundan gelir çünkü insanın varoluşu, diğer varoluşlara göre çok farklı bir şekilde sıralanır.

İnsanın Varoluşu Diğerlerinden Farklıdır

“Varoluş özden önce gelir.”
Jean-Paul Sartre

İnsanın sıralaması nasıl mı farklıdır? Bir masayı düşünün. Önce masa ortaya çıktı, daha sonrasında biz “bu masayı nasıl kullanabiliriz?” demedik. Masa, üstüne bir şeyler konması için var oldu, hatta bu amaçla var edildi. Yani masaya önce bir anlam biçildi, sonraysa masa var edildi.

Kalem, yazmak için var olur. Yemekler yenmek için, çatal ise yemek yerken kullanmak için üretilir. Hayvanlar neden vardır peki? Onların varoluş amaçları nedir? Yaşamaya devam etmek ve nesli sürdürmek. Çok materyalist bir bakış açısı gibi gözükse de hayvanların davranışları incelendiğinde çoğu hareketlerini bu amaç doğrultusunda gerçekleştirdikleri görünür. Onlara bunu soramazsınız, ancak yaptıkları şeylerden neleri amaçladıklarını ön görebilirsiniz.

İnsan ise hepsinden farklı bir kategoride yer almakta çünkü insana bu soruyu sorabilirsiniz. Her ne kadar çok zor ve bir o kadar da subjektif bir soru olsa da insanlar bu soruyu cevaplayacaktır. Çünkü diğer varlıkların aksine insanlar, buna kendileri karar verebilirler.

“Varoluş amacınız nedir?”

“Varoluş amacınız nedir?” sorusu her ne kadar korkutucu ve tuzaklı bir soru gibi dursa da aslında insana temel düşüncelerinden ne kadar uzakta kaldığını hatırlatır. Bu soruya bir çırpıda cevap verecek insanın çok az olması hayatın insanı zorladığı yüzeysel yaşama insanın ne kadar çekildiğini ve benliğinden ne kadar uzaklaştığını hatırlatır.

Siz bu soruya cevap verebildiniz mi? Elbette verenler vardır. Peki veremeyenler? Bilmiyor musunuz? Daha önce hiç oturup düşünmediniz mi? Ya da farklı fikirleriniz mi var? Çünkü bazı insanlara göre bu soru aslında az önce bahsettiğim kadar da özel değil. Bazı büyük fikirler insanların amacını çoktan onların yerine belirlemiştir. Bu fikirler genelde bireyi değil toplumu ve toplumun aynı fikir doğrultusunda ilerlemesini esas aldığından böyle düşünmeleri beklenebilir. Mesela semavi dinlere göre insanın amacı, onu yaratan tanrının uygun göreceği bir hayat sürmektir. Bazı ideolojilere göre insanın amacı diğer insanlarla sınıf farkı gözetmeksizin birlik olup bilimde ve teknikte maksimum ilerlemeyi sağlamaktır. Bu tür büyük fikirler insanlara onların yerine bir amaç atamaktadır. Belki de böyle bir fikriniz vardır ve bu soruya öyle cevap vermişsinizdir. Peki sizin cevabınız böyle miydi?

Daha önce hiç böyle bir şey düşünmemiş olabilirsiniz. Çünkü önceden de tekrar ettiğim üzere günümüzdeki hayat insanı öz düşünceden uzağa sürüklüyor. Dünya klasiklerini okuduysanız karakterlerin ne kadar fazla iç diyaloglar yaşadığını, ne kadar fazla olaylar üzerine düşündüğünü bilirsiniz. Peki sizin en son ne zaman oturup düşünmeye vaktiniz oldu? Belki de hatırlamıyorsunuz bile.

Sorumuza tekrar baktığımız zaman bu soruyu cevaplayamamak çok garip ve belki de korkunç duruyor. Kişinin; hayatta ne yapacağını ve hayatını nasıl yaşayacağını belirleyen bu anlamı daha belirlemediğini veya bulamadığını düşünmek, insanı korkutmuyor değil.

Neden bu haldeyiz peki? Tam olarak az önce bahsettiğim şey yüzünden. Modern dünya böyle şeylere müsait değil. Hiç bir saniyenizin boş olmasını istemiyor. Bir şeylerle vakit geçirmenizi istiyor. Geçirmediğiniz zaman ise yorgun olup uyumanızı. Küçük dikkat dağıtıcılar eşliğinde bu düşünce sekanslarından kaçabiliyorsunuz. İlla ki başınıza gelmiştir. Boş kaldığınız bir anda telefondan bir sosyal medya uygulamasını açıp boş boş gezdiğiniz olmuştur. Boş kalmamak, düşünmemek adına yapılan basit bir oyalanma bu.

İnsan, diğer varlıklardan farklı olarak amacını varoluşundan sonra belirler dedik. Peki siz bu amacınızı belirlediniz mi? Amacınızı daha belirlemediniz mi? Demek ki daha logoterapi yazımızı okumamışsınız. Bence şimdiden okuyup gelin çünkü ilerde tekrar değineceğim, böylece hazırlıklı olmuş olursunuz.

Hayat amacı denilince insan bir korkuyor. Sanki bir kere seçip onu kilitleyip daha sonra asla değiştiremeyecekmiş ve bundan başka yöne hareket edemeyecekmiş gibi gelse de öyle olmadığını belirtip gözünüzden korkuyu almak isterim. “Ben dünyayı daha iyi bir yer haline getirmeyi amaçlıyorum.” diyebilirsiniz mesela. İlla ki Nobel Barış Ödülü almanıza gerek yok, yerden bir çöpü alıp çöp kutusuna atmak bile amacınıza uygun bir harekettir. Ancak ne amacınıza uygun değildir biliyor musunuz? Yere çöp atmak. Yani öyle ortaya büyük bir bahis koyup başaramama durumu yok ortada. Amaç doğrultusunda uygun hareket edip etmemek var. Ve bu da bizi, insanın çok önemli bir özelliğine daha götürüyor.

Seçimlerimiz

“Canlı kendine buyurduğu zaman bile buyurmasını ödemek zorundadır; kendi yasasının yargıcı, öç alanı ve kurbanı olmak zorundadır”
Nietzsche

Seçimler. Siyasi seçimler değil yaptığınız seçimler. Yerde çöpü gördüğünüz zaman gözünüzde belirmeyen ancak düşüncenizde beliren seçenekler. Onu alıp çöpe atsam mı? Yoksa görmemezlikten mi gelsem? En basit olayda bile karşımıza gelebilecek bu seçimler bizi belirler. Nasıl bizi belirler?

Hayat amacını düşünmek basittir, insanın kendisini belirleyen şey ise bu amaç doğrultusunda hareket etmektir. Herkes çok iyi şeyler isteyebilir ancak oturduğunuz yerden o iyi şeylerin olmasını sağlamak çok zor. Düşünceler ancak soyut boyuttan çıkıp hareket haline geldiği zaman, yani bir seçim yapıp onu uyguladığınız zaman sizden bir parça olurlar. Elbette ki iyi niyetle yapılan kötü davranışları göz ardı etmiyoruz ancak amaç doğrultusunda yapılan hareketler sizin aslında ne kadar o “amaç insan” olduğunuzu belirler. Ne demek “amaç insan”? Yani atıyorum sen Mehmet olabilirsin. Ancak ismin çok bir şey ifade etmeyecektir. Ancak sen ne zaman ki kendine bir amaç belirlersin ve bu amaç doğrultusunda hareketler yapmaya başlarsın, işte o zaman sen “Mehmet” değil “Dünyayı daha iyi bir yer yapmaya çalışan Mehmet” olursun.

İnsanlar, kendi seçimlerini yapar, ve bu seçimlerin sonuçlarını üzerlerinde taşırlar. Bu seçimleriniz eğer amaçlarınız doğrultusunda ise amacınız yolunda emin adımlarla ilerliyorsunuz demektir. Ancak eğer amaçlarınız hareketlerinizle çelişiyorsa işte o zaman bu çelişkinin açtığı derin çukurda mahsur kalmışsınız demektir.

Şimdi çukurda olup olmadığınızı düşünün. Çukurda mısınız? Peki çukurdan çıkacak mısınız? Yoksa sadece eyvahlar çekip dönüp duracak mısınız? Ben bu yazıyı okuyan kişiye gönül rahatlığıyla söyleyebiliyorum ki: Hiçbir şey için geç değil. Hala amaçların doğrultusunda hareket etmeye başlayıp “amaç insan” olabilirsin.

Kurban Rolü

Ne demektir kurban olmak? Elbette ki seven insanın bir diğerine “Sana kurban olurum ben” demesi değildir. Kurban “maddi ve manevi bakımından felakete sürüklenmiş, insani değerlerini yitirmek zorunda kalmış kimse” demektir. Kurban olmak, çok önemli ve titizlikle incelenmesi gerekilen bir konudur. Varoluş felsefesi, her insanın özgür olduğunu, seçimler yaptığını ve bu seçimlerin sonuçlarına iyi ya da kötü katlanacağını özetler aslında. Peki her kötü durumda olan insan kendi seçimlerinin sonucu mu bu hale gelmiştir?

Elbette ki her zor durumda olan insan oraya seçimleri sonucunda gelmemiştir. İnsanlar, kendi ellerinde olmayan koşullardan dolayı zor durumlara düşebilirler. Eminim ki şu an çoğu gencin araba alma hayali bile kuramaması kendisinin tembelliğinden kaynaklanan bir sorun değildir. Ya da 1938’de Almanya’da ders çalışan bir genç eminim ki kendi kabahati olmadan sorunlar yaşayacaktır. Bu sorunlar varoluş felsefesini yüzeysel olarak ele alanlar tarafından görmezden gelinebilir ancak herkesin farkında olması gereken bir durumdur aslında.

“Varoluş felsefesi, başınıza gelen her şeyi hak ettiğinizi söylemez ancak elinizde olan özgürlükler kapsamında seçimler yapabileceğinizi ve bu seçimlerin sonuçlarına katlanacağınızı söyler.”

Logoterapi

Buraya felsefe öğrenmeye gelmediğinizi biliyorum, şimdi biraz daha pratik konulara geçme vakti. Bu varoluşsal felsefe bizim ne işimize yarayacak ki? Bilmem, belki de çoktan yaramıştır. Psikoterapide çok fazla ekol vardır çünkü her biri psikoterapideki başka bir açığı doldurur.

Psikanaliz, daha çok çocuk cinselliğiyle ilgilenirken bilişsel davranışçı psikoterapi daha çok bilişsel yanılgılarla ilgilenir. Her insanı bu ekollerden bir başkası etkileyebilir. Belki de birden fazlası etkiler.

Peki size az önce bahsettiğim varoluş felsefesini psikoterapiyle birleştiren bir alan olduğunu söyleseydim? Gerçekten de var:

Logoterapi yani anlam terapisi, varoluşsal felsefe ışığında insana psikoterapi yapıyor. Nasıl mı oluyor? Elbette ben psikoterapist değilim, o yüzden pratik uygulamasını yapmayacağım kısa bir özet geçeceğim. Logoterapi insanın varoluş amacını esas alır. Bu amaçtan sapmaması gerektiğini insana anlattıktan sonra ise hayatında kontrol edip edemediği şeylerin farkına varmasını sağlar. Önünde olan seçenekleri görür ve daha sonrasında ise sorumluluğunu alacak şekilde bu seçeneklerden birini seçer. Burada önemli olan bu seçimi amacı doğrultusunda yapıp yapmadığıdır. Daha önce de bahsettiğimiz gibi, insanlar; verdikleri kararların bir oluşumudur aslında çünkü kendi karakterini ve amacını yaşadığı hayata böyle yansıtıp kendisi olabilir. Kendisi olamadığı, amacıyla çeliştiği zaman ise daha önce bahsettiğim çukuru kendi seçimleriyle kazmış olur. Ve daha sonradan yine kendi seçimleriyle bu çukurdan çıkıp çıkmamayı seçer. 

Neverfap ve Varoluşçuluk

Neverfap varoluşsal bir meseledir! Bütün hayvanlar aleminde bulunan üreme dürtüsü tarafından yönetilmeyi değil, üreme dürtüsünü yönetmeyi amaçlar. Böylece adem olmaktan insan olmaya yolculuğumuz başlar.

Binlerce yıldır insanlığın özündeki sorunların çehresi değiştiyse de özü aynıdır. Bundan dolayıdır ki Kutadgu Bilig’de de Suç ve Ceza’da da kendimize dair birçok şeye rastlarız. Stoacılık, varoluş felsefesi, Neverfap felsefesi… Binlerce yıldır da çözüm aynı, çehre farklı. Çözüm, insanın varoluşuna dönmesi ve onunla yoğrulması. Çözüm, bizim insan olma yolcuğumuzda gizli.

Bu gece kafanızı yastığa koyduktan sonra düşünün dostlarım! Bir dakikalık haz mı, bir saatlik video oyunu mu, bir ömür boyu varoluştan kaçmak mı? Bu davranışların hangisi sizi “insanlığınıza” yani “kendiliğinize” yakınlaştıracak. Varoluşunuz kendi içinizde gizli dostlarım; daha yakından bakın, göreceksiniz. Neverfap süreciniz ise kendinize bakarken kullandığınız büyüteç olacak. Süreciniz daim olsun!

neverfap whatsapp grubu nofap
5 1 vote
Makale Değerlendirmesi
Subscribe
Bildir
guest
1 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Mehmet Emir Cengiz
Mehmet Emir Cengiz
1 ay önce

Merhaba.
İçeriğinizi, içinde önerdiğiniz “Logoterapi” makalesiyle sindirerek okudum.
Öyle ki bağımlılıklardan uzaklaşmanın bizi “varoluşumuza” yakınlaştırdığını bir kez daha anladım. Hayatımızın anlamını ararken, bir nevî kendimizi ararken, yapmamız gerekenler olduğu gibi, uzaklaşmamız gerekenleri de kavradım. Teşekkür ederim. Öze dokunan bir makale…