“Hayatımdaki her şey bir çöplük gibiydi. Hayattaki hiçbir alanda kendimi kanıtlayamıyor, yaşamak için hiçbir sebep bulamıyordum. Artık kendimden o kadar çok nefret ediyordum ki hayatıma son verme düşünceleri aklımda dönüp durmaya başlamıştı. Fakat bir gün kendime “her şey için yeniden başlayabilir miyim?” sorusunu sordum. Hayatımın ellerimin arasından kayıp gitmesini izlemektense kendime bir şans verebilirdim.
Hayattaki tüm zorluklara karşı koymaya, yalnızca kendim için ayağa kalkmaya ve kendime saygı duymaya karar verdim ancak bu savaşa başlamadan önce kendi değerimi bilmem, kendimi sevmem gerekiyordu. Bu savaşta başarısızlıklar yaşayabilirim ama artık terimin son damlasına dek mücadele verebilecek gücü kendimde görüyorum çünkü kendimi seviyorum. HEM DE ÇOK!”
Bugünlerde öz sevgi hakkında birçok şey duyuyoruz. Kulağa hoş geliyor fakat nedir bu öz sevgi? “Kendimizi sevmek” derken ne demek istiyoruz ve bu kavram neden önemli?
Öz sevgi; kişinin davranış ve alışkanlıklarıyla fiziksel ve ruhsal sağlığına önem verme, kendisiyle barışma halidir. Öz sevgi; kişinin kendisinin mutluluğuna ve huzuruna önem vermesi, kendi ihtiyaçlarını karşılamaya dikkat etmesi demektir. Kendisinin koşulsuz şartsız sevilebileceğini hissetmesidir.
Öz sevgi sadece kendinize nasıl davrandığınızı değil aynı zamanda kendiniz hakkındaki düşüncelerinizi ve duygularınızı da kapsamına alır. Bu nedenle öz sevgiyi kavramsallaştırdığınızda kendiniz için ne yapacağınızı, kendinizle nasıl konuşacağınızı ve olduğunuz kişi hakkında düşüncelerinizi de kapsar.
Kendinizi sevdiğinizde kendinize dair olumlu bir tutuma sahip olursunuz. Tabii ki bu kendiniz hakkında her zaman olumlu hissedeceğiniz anlamına gelmez. Bu durum gerçekçi de olmaz. Zaman zaman kendinize kızabilir veya hayal kırıklığına uğramış hissedebilirsiniz ama ne olursa olsun kendinizi sevmekten vazgeçmezsiniz.
Evde tatlı bir kediniz olduğunu düşünelim. Bir gün siz evde yokken toprakla oynamak istediği için vazolardan birini kırmış olsun. Eve gelip bu manzarayı gördüğünüzde kedinize hakaretler yağdırıp ona şiddet uygulayabilir misiniz? Onun ne kadar beceriksiz, aptal, kötü bir kedi olduğunu söyleyebilir misiniz?
Öfkenizi iliklerinizde hissetseniz bile bağırmanın, hakaret etmenin kimseye fayda sağlamayacağını ve daha da önemlisi kedinizin bunları hak etmediğini bilirsiniz. Ona olan sevginiz şefkatle yaklaşmanızı sağlar; kedinizin bir daha böyle bir davranışta bulunmaması için sizi önlemler almaya iter. Nazikçe ve ona zarar vermeden…
Peki ya bizim elimiz yanlışlıkla vazoya çarpıp vazoyu kırsaydı ve ortalık batsaydı. Ne kadar sakar, beceriksiz, elini kolunu yönetemeyen biri olurduk, öyle değil mi? Kedimizi affedip ona şefkat gösterecek biri vardı, peki ya aynısını bize kim yapacak?
Neverfap Akademi, 2017 yılından bugüne çağımızın problemlerini anlama, açıklama ve çözüme kavuşturma misyonuyla faaliyetlerini sürdürmektedir. Bağımlılıklara ihtiyaç duymayacak güçlü bir toplum vizyonuna ulaşana kadar da mücadelesine devam edecektir.
Öz Sevginin Temelleri
Öz sevgi, sevilmeyi hak ettiğimize dair derinlerimizden gelen bir inançtır. Peki biz ilk sevgiyi kiminle deneyimleriz? Tabii ki ilk bakımverenimiz, annnemiz aracılığıyla. Bir cenneti andıran anne karnından fırlatılmış olmak bir felakettir, dünya ise bir araya getiremediğimiz kaotik parçalar yığınıdır. O sırada sebebini anlayamadığımız yoksunluklar tüm varlığımızı kuşatırken biri bizi tutar, okşar, emzirir. Bir kurtarıcı gibi çıkagelir ne zaman sorunla karşılaşsak.
Birçok şeyde olduğu gibi bizler sevmeyi bizi sevenler aracılğıyla öğreniriz. Bize verilen sevgiyi yeterince içselleştiremediysek bir başkasına ya da kendimize nasıl verebiliriz ki? Ya da sürekli bir koşul sağlandığında sevildiysek kendimizi koşulsuz nasıl sevebiliriz?
Son bir asırdır dünyayı saran pragmatizm ve kapitalizm ruhu insanın doğasıyla, güzellikleriyle ilgilenmiyor. Yalnızca insanın ne kadar kaynak elde ettiği ve ne kadar fayda sağladığıyla ilgileniyor. Bu kültürün parçası olmak için adını sanını bilmemize gerek yok. O hayatımızı kuşatıp kendimizden, eşimizden, çocuğumuzdan, toplumdan beklentilerimizi şekillendiriyor.
Yaşamınızın ilk dönemlerinde sevgiyi yeterince içselleştirememiş olabilirsiniz. Belki bakım vereniniz hamilelik sonrası depresyon yaşadı, belki ekonomik kriz ailenizin sizden beklentilerini sert bir şekilde değiştirdi. Bu sizin kaderiniz değil. Yazımızın kalan kısmında bahsedilen pratikleri uyguladıkça ve öz sevgiye yeterli önemi verdikçe değişim kapınızı açık tutabilirsiniz.
Öz Sevgiyi Nasıl Gösterebiliriz?
Aşağıda vereceğimiz örnekler öz sevginin eyleme dökülmüş halidir diyebiliriz:
- Zor bir durumda kendinize her şeyin yoluna gireceğini söylemek.
- Hatalarınıza bir başkasına davrandığınız özenle yaklaşmak
- Temel ihtiyaçlarınızı özenle karşılamak.
- Sağlığınıza ve ruh halinize öncelik vermek.
- Sizi destekleyen ve geliştiren insanlarla zaman geçirmek, size kötü gelen insanlardan uzak durmak.
- Değerlerinize uygun, istikrarlı bir yaşam sürmek.
- Kendinizi kusurlarınız ve eksikliklerinizle kabul etmek.
- Beklentilerinizi gerçekçi bir şekilde belirlemek.
- Yalnızca ilerlemenizin ve çabanızın bile takdiri hak ettiğinin bilincinde olmak.
Kendimizi Sevmememiz Mümkün mü?
Yetiştirilirken bize çoğu kez ancak bazı özelliklere sahip olursak, başarılı olursak, yakışıklı veya güzel olursak, çok para kazanırsak sevilmeye değer olduğumuz aşılandı. Kimse bize kendimizi karşılıksız sevmenin ne kadar huzur verici ve iyileştirici bir eylem olduğunu deneyimletmedi, anlatmadı. Dolayısıyla şu anki anlattığımız öz sevgi kavramı bize bir hayli uzak ve anlamsız gelebilir.
Yani kendinizi sevmeyip sürekli kötü yanlarınıza odaklanmanız, insanları memnun etmeye çalışan birisi olmanız ve mükemmeliyetçiliğe önem vermeniz muhtemeldir. Başkalarından gelen istismara veya kötü muameleye toleransınız daha fazladır. Kendi ihtiyaçlarınızı ve duygularınızı ihmal etmeniz çok normaldir çünkü kendinize değer vermenin ne olduğunu bilmiyorsunuzdur..
Öz sevgi eksikliğine bir göz atalım:
Lovability şirketinde yazarlık yapan Robert Holden:
“Sevgiden mahrumiyetimiz neredeyse tüm sorunlarımızın altında yatan sebeptir.” Sevgisizlik, kendinizi sıkıcı rutinlere hapsetmeye ya da ilişkilerinizi çıkmaza sokmaya, sevgi ihtiyacına ve de kendi iyiliğinizi gözden çıkarmak pahasına başkalarını düşünmenize yol açar.
Öz sevgi eksikliği genelde “Ben sevilmeye layık değilim.” düşüncesinden kaynaklanır. Bu korkunun aslı astarı olmadığını görürsünüz ancak bu korkunun neden kaynaklandığını araştıramayacak kadar korkarsınız. Öz sevgi eksikliğiniz varsa kendinizle ilgili bu yargıyı tersine çevirebilecek birini bulmayı umarak sizi sevmesi için başkalarına ihtiyaç duymaya başlarsınız.
Ama şunu bilmelisiniz ki bu döngüyü sadece siz değiştirebilirsiniz.
Öz sevgi, kendinizi kendiniz olarak sevmek ve bundan keyif almakla ilgilidir. Öz sevgi, kendini keşfetmek ve kendinizi tanımak için kendinize vakit ayırdığınız zaman ortaya çıkar. Öz sevgi, kendinize karşı nazik olmak, kendinize adanmış olmak ve kendinize özen göstermek gibi çeşitli şeylerden oluşur. Aynı zamanda kendinizi olduğunuz gibi kabul etmek anlamına da gelir.
Bunların hepsini uyguladığınızı düşünüyor musunuz peki? Eğer yapamıyorsanız o zaman iç huzuru yakalamakta zorlanabilirsiniz.
Öz Sevgiyle İlgili Sorunlar Kendini Şu Şekillerde Gösterir:
1. Duygusal Boyutta Muhtaçlık Hissi: İhtiyacımız olan asgari sevgiyi kendi kendimize sağlayamıyorsak ve kendimizi koşulsuz şartsız sevilmeye layık biri olarak görmüyorsak bunu dışarıdan temin etmek isteriz. İçimizdeki boşluk dışarıdan ne kadar sevgi, ilgi alsak dolmaz. Sanki o boşluk bir deponun değil de bir karadeliğin boşluğudur. İçine ne girse kaybolur gider. Öz sevginin yokluğunda kurduğumuz ilişkiler muhtaçlık ilişkilerine dönüşür.
2. İlişkide Yetersizlik Hissi: Doğada canlılar arası ilişkiler fazlalıklar değil eksiklikler üzerine kurulur. Bu durum en çok da insan türünde görünür. İnsan türü diğer canlıların aksine bir başkasının bebeğine, yaşlısına da çıkar olmaksızın yardım edebilir. Bizim için yardım almak kadar yardım edebilmek de önemlidir. Destek aldığımız kadar destek verebilmek de birilerine bağlanmamızı sağlar.
Öz sevgi konusunda sorunlar yaşıyorsak kusurlarımıza, eksiklerimize rağmen sevilebilmek bize bir hayal gibi gelir. Her an terk edilebilme korkusuyla yaşar, terk edilmemek için yetersizliklerimizi gidermeye çalışırız. Oysa güçlü yanlarımız zayıf yanlarımızın hemen altında yer alır. Sadece bilinçli farkındalıkla yönelmemizi beklerler.
3. Olumsuz Vücut Algısı: Kendini olduğu haliyle sevilmeye değer bulmayan insanların düştüğü düşünce tuzaklarından biri de ancak spora başlayıp daha güzel bir vücuda sahip olurlarsa sevilmeye değer olacakları düşüncesidir. Spora başlamak olumlu bir davranıştır ve insan psikolojisine iyi gelir. Bununla birlikte kendinizi ancak güzel bir vücuda sahip olunca değerli hissedeceğim şeklinde koşulladıysanız başkalarının gözünde sizi değerli kılacak şeyin dıştan değil içten bir değişimle mümkün olacağını unutmayın.
4. Kendinize Yabancılaşmak: İnsanların sizi sevmeyeceği ihtimalinden korktuğunuz için kişiliğinizi topluma yansıtmak istemezsiniz. Nasıl davranacağınız, ne giyeceğiniz, ne söyleyeceğiniz ve ne yapacağınız konusunu sürekli kafaya takmış durumda olursunuz. Kim olduğunuzun yani kendi kişiliğinizin ortaya çıkmasına izin vermezsiniz. Bu yüzden toplum içinde olmadığınız birisi gibi davranmaya başlarsınız. Bu davranış gün geçtikte sizin kendinize yabancılaşmanıza yol açar.
5. Mükemmeliyetçilik: Şimdiye kadar sevgiyi bir şeylerin karşılığında elde ettiyseniz, sevgisizliğin soğuk yalnızlığına tekrar yakalanmamak için yaptığınız işi en iyi şekilde yapmaya çalışırsınız. Sizin için “yeterince iyi” ifadesi bir anlam taşımaz. Bir şey ya mükemmel olmalıdır ya da olmamalıdır. Bir şeyi yeterince iyi yapmak bile yeterli değildir.
Mükemmeliyetçilik dış görünüme saatler ayırmak kadar sorumluluklarını yerine getirememekte de görünür. Bir şeyde başarısız olma riski bulundukça en iyisi hiç denememektir. Zira hiç denememek, deneyip de başarısız olmaktan daha iyidir.
Evet, kendinize olan sevgi eksikliğinin sebebi yukarıda saydığımız sebeplerden kaynaklanıyor olabilir. E, tamam peki bunlar için neler yapabiliriz?
Öz Sevgi İçin Neler Yapılabilir?
Psikoterapi Süreci
Birtakım ifadeler kullanıp kalan boşluğu terapi tavsiyesiyle doldurmaktansa terapinin neden önemli olduğuna en başta yer verelim. Öz sevgi, ayna karşısında kendimi seviyorum demekten çok, derin bir nefes alarak sevilmeye layık olduğunu, herkesle aynı insani değere sahip olduğunu hissetmektir.
Geçmişte yaşadığımız deneyimler duygularıyla birlikte kodlanır. Kendimizi sevgisiz, değersiz hissettiğimiz anılar, değerli hissettiklerimize göre daha baskınsa en ufak işarette yine aynı değersizlik hisleri ortaya çıkar.
Psikoterapi zaman içerisinde unuttuğumuzu sandığımız anılarla yüzleştiğimiz, problemin en derinindeki tümörü söküp attığımız süreçlerdir. Birisinin bize tavsiyeler verebildiği psikolojik danışmanlıktan farklı olarak bir ameliyata benzer. Bu konuda takipçilerimizin imkanları oluşur oluşmaz psikodinamik psikoloji ekolünden bir terapistten terapi almalarını, bu konuda kitaplar okumalarını tavsiye ederiz.
En Saçma Fikirler Değişim Kapılarının Anahtarı Olabilir
Eğer zaman zaman değersizlik duygusunun sizi sardığını, hatalar yaptırdığını düşünüyorsanız değişimin bir anlık aydınlanmayla değil, ufak adımlarla geleceğini unutmamalısınız.
Bu yolculukta edindiğiniz her yeni bilgi size anlamlı gelmeyebilir. Hatta tam tersi saçma bulabilirsiniz. Şimdiye kadar getirdikleriniz bu bilgileri hemen içselleştirmenize engel olabilir ancak siz en saçma fikirlerin en büyük değişimlerin anahtarı olabileceğin bilincini koruyabilirsiniz.
Zihin Tuzaklarının İşe Yaramadığı Noktalar
Kendinize sevgi göstermenizin önünde birtakım zihin tuzakları, işlevsiz düşünceler yatıyor olabilir. Burnum güzel olmadığı için sevilmiyorum, ameliyat olursam sevileceğim. Notlarım yeterince yüksek değil, yüksek olduğunda ailem tarafından sayılacağım.
Böyle durumlarda bir düşünün, burnunu beğenmediğiniz her insan da sevgiden yoksun mu? Notu yüksek herkes sayılıyor mu? Zihin tuzakları geniş konuları çok dar alanlara sınırlar. Bu sınırlılık zihnimize taşınır ve bizi kendimiz için asıl düşünmemiz gereken şeylerden uzaklaştırır.
Kendimizi Zayıf Değil Güçlü Yönlerimizden İnşa Ederiz
Bir iş kuracak olsanız nasıl bir iş kurardınız? Eşit gelir potansiyeli taşıyan hiç bilmediğiniz bir alanı mı yoksa yıllardır haşır neşir olduğunuz bir konuyu mu tercih edersiniz? Bir iş kurarken önce güçlü yönlerimize odaklanır, sonrasında zayıf taraflarımıza yöneliriz.
Peki neden söz konusu kendi hikayemiz olduğunda güçlü yönlerimize bakmaz, onları değersizleştiririz? Kendimizi neden sürekli bir şeylerin eksik olduğu insanlar olarak görürüz?
Öz sevgimiz, en temelde yer alan insani değere dayanır ve nefes alıyor olmamız kendimizi sevmemiz için yeterlidir. Bunun yanında geçiş sürecini kolaylaştırmak adına zayıf yanları bir kenara koyarak nelerde iyi olduğumuza bakmak hikayemizi bir bataklık değil, kaya üzerine inşa etmemize olanak sağlar.
Yapıcı Arkadaş Çevresine Sahip Olmak
Öz sevgi yalnızca çocukluğumuzda bakımverenlerimizin yaklaşımlarıyla şekillenmez. İş yerinde, okulda sürekli maruz kaldığımız toksik insanların bize karşı yaklaşımı da oldukça etkilidir.
Hayatta değersiz, yetersiz ve sevgisiz hissedeceğimiz zamanlar elbette olacak. Mesele olumlu hislerin daha fazla olması, diğerlerini tolere edebilmesidir. Bu amaçla çevrenizde kaliteli insanların sayısını arttırmanızı, dilerseniz Neverfap Akademi’nin özel topluluğuna katılmanızı tavsiye ederiz.
Sonuç olarak
Öz sevgi kendinizi bir insan olarak kabul etmeniz, değer vermeniz, kendinizi geliştirmeniz ve mutluluğunuzu artırmanız anlamına gelir. Kendinize nasıl davrandığınızı ve kendiniz hakkındaki düşüncelerinizi kapsar. Kendinizi sevmek, diğer ilişkilerinizde olduğu gibi kendinize karşı anlayışlı, sabırlı ve saygılı olmanızı sağlar. Öz sevgi, sağlıklı bir zihin ve beden için önemlidir ve hayatınızın her alanında size fayda sağlayabilir. Bu nedenle, kendinize iyi davranmanın ve öz sevgiyi geliştirmenin yollarını bulmak ve uygulamak hayatınızda büyük bir fark yaratabilir.
Merhaba, bu güzel yazı için teşekkürler. Ben de bir kitap önerisinde bulunmak istiyorum bu konu ile alakalı faydalı olacağına inanıyorum. (Nurdoğan Arkış – Öz sevgi)