Sezonun ilk maçıydı ve Ulusal Futbol Ligi tarihinin en büyük oyun kurucularından biri olan Peyton Manning, bir Ulusal Futbol Ligi rekoru daha kırma şansı yakaladı. Dördüncü çeyreğin sonlarına doğru, top kendi tarafının kalesinin 20 metre uzağında iken, Manning hücum çizgisine bastı ve savunmayı analiz etti ama topu atmadan hemen önce bir şey gözüne çarpmıştı.
Baltimore Ravens savunma oyuncuları, Manning’in önünde hareket ediyor, oyuna hazırlanıyordu, ancak bir şeyler olması gerektiği gibi hissettirmiyordu. Maçtan sonra Manning, “bir şey gördüm” dedi.
Baltimore hücum edecekti ve Manning bunun farkındaydı. Bir adım öne çıktı ve yeni bir oyun çağrısı için kollarını iyice açtı ve oyunun kodunu bağırdı, “Alley! Alley! … Alley! Alley! Alley!”
Broncos topu havada yakaladı. Ravens takımı beklendiği gibi saldırdı. Manning, Touchdown (Amerikan futbolunda gol) için 70 yard koşan geniş alıcı (pozisyonun ismi Wide Receiver) Demaryius Thomas’a şahane planlanmış bir pas attı. Baltimore defansları ona elini bile değemedi.
Bu pas ise Manning’in bu maçtaki 7. asisti olmuştu ki bu da Lig tarihindeki asist rekoruna eşitti, ve belki de daha etkileyicisi Manning’in hücuma başlaması, on bir defansın konumunu analiz etmesi, savunmanın durumunu oynadığı oyunla karşılaştırması, hücum yapmaya hazırlandıklarını fark etmesi ve yeni bir oyun planına geçmesi… Tüm bunlar 4 saniyede gerçekleşti.
Haydi Peyton Manning’in bunu nasıl yaptığından ve sizin için önemli olan şeylerde nasıl uzmanlaşabileceğinizden bahsedelim.
“Kokteyl Partisi” Etkisi
Birçok çeşitli çalışmada, araştırmacılar, internet sitesi ziyaretçilerinin reklam dolu internet sayfalarının ortak alanlarını görmezden gelmeyi öğrendiklerini göstermiştir. Genelde, okuyucular sanki orada reklam yokmuş gibi reklamları es geçer. “Afiş körlüğü” olarak bilinen bu fenomen; esasen, internet üzerinden daha fazla makale okudukça, tecrübenin alakasız veya gereksiz parçalarını görmezden gelmeyi öğrendiğinizi söylüyor.
Bu temel fikir –bir deneyimin bir kısmına odaklanıp diğerlerini görmezden gelebildiğiniz fikri– “seçici dikkat” olarak bilinen bir bilişsel psikoloji kavramıdır. Aynı zamanda, bu adı beyninizin konuşan insanlarla dolu kalabalık bir odada dururken tek bir sohbete dikkatini verebilmesi fikrinden alan “kokteyl partisi etkisi” olarak da adlandırılır. Seçici dikkat, gürültüyü filtrelemenize ve konuya (sinyale) odaklanmanıza yardımcı olur.
Peyton Manning’in Baltimore Ravens defansını anında analiz etmesine ve oyunun şekline yön vermesine izin veren şey, “seçici dikkat’’ti. Manning, oyunu oynamak, karşı savunmanın oyun kayıtlarını incelemek ve yaptığı hatalardan ders çıkarmak için binlerce saatini verdi. Netice itibariyle, beyni içgüdüsel olarak neyin önemli neyin önemsiz olduğunu biliyordu. Neye odaklanması gerektiğini ve neyi umursamayacağını da biliyordu.
Sonuç olarak Payton Manning, aldığı şipşak kararları bu uğurda harcadığı binlerce saat pratiklere borçluydu. Genç bir oyun kurucu ihtimaller için bir düzine olasılık görebiliyorken, Manning, doğru değişkenlere dikkat edebilmek için “seçici dikkat” kullanarak olasılığı birkaç seçeneğe, hatta belki de tek bir seçeneğe indirebilir… Sonuç artan başarıdır ve bu amatörler ile profesyoneller arasındaki en büyük farktır.
Kısayollar Hakkındaki Gerçek
Görünüşe göre dünyadaki herkes, kestirme çözümler ve başarının kolay yolunu aramak konusunda takıntılı. Biliyorum, ben de öyle hissetmiştim. Hepimiz zihinsel ve fiziksel performanslarımızda bizi kolay yoldan ustalaşmaya götürecek gizli bir çözüm bulmak için beden ve beyinlerimizi “hacklemek” isteriz.
Asıl nokta şudur: işlerinde en iyi performansı gösterenlerin zihinlerini ve bedenlerini nasıl çalıştırdığını ve akıllarında neler olup bittiğini incelediğimizde, genel olarak, hacklemenin tam zıttı olan tekrarları ve tutarlılığı görürsünüz.
- Lebron James fiziksel iyileşmesini ve performansını arttırmak istediği zaman, 12 saat boyunca uyuyor.
- Kobe Bryant, yeteneklerini geliştirmek istediğinde; 800 atış yapıyor.
- Peyton Manning, savunmadaki boşlukları görmek istediğinde; binlerce saatini kayıt odasında geçiriyor.
Elbette, bu sporcular milyonda bir olan genlerle kutsanmıştır ama başarılarını doğuştan gelen yeteneklere bağlamak, bulmacanın çok büyük bir parçasını görmezden gelmek demektir. Temellere hâkim olma konusundaki yorulmak bilmeyen yaklaşımları ve sürekliliğe olan sarsılmaz bağlılıklarının, kalıtsal yetenekler dikkate alınmaksızın, bu alandaki neredeyse herkese fayda sağlayacağı konusunda bahse girmeye hazırım.
Seçici Dikkatin Sırrı
Bunun yanında Peyton Manning, uzmanlık geliştirmek için çabalayan çoğu insana göre bariz bir avantaja sahip: İstatistik.
Manning’in yaptığı her şey ölçülü. Kaç tane top kaptı. Kaç gol attı. Kaç tane başarılı pas attı, spor salonunda ne kadar ağırlık kaldırdı… Koşuları ne kadar hızlı… Bunların hepsi ölçülü.
Peki bu neden önemli? Önemli, çünkü hayatında ve işinde ilerleme kaydedip kaydetmediğine dair bir kanıta sahip. Bu sayıları hesapladığından dolayı da, her geçen gün onları daha da iyi hale getirmek istiyor. Yeni bir şey yaptığında ve skorları arttığında, bu ona çabalarının işe yaradığını açık bir şekilde göstermekte.
Neyin işe yarayıp neyin yaramadığını anlamanın tek yolu, sonuçlarımızı değerlendirmektir. Bu döngüyü 20 yıl boyunca sürdürürseniz, önemli olan şeylere odaklanmakta ve önemli olmayan şeyleri görmezden gelmekte çok başarılı olursunuz.
Daha iyi olmak istiyorsanız, sürekli pratik yapın ve ölçün. Neyin işe yarayıp neyin yaramadığını anlamak için bu değerleri kullanın. Ardından, başka bir hile (kısayol) aramak yerine zamanınızı tekrarlarınızı artırarak geçirin. İşinde iyi olanlar, neyin işe yaradığına odaklanmak için çok daha fazla zaman harcarlar ve de neyin işe yaradığını bilmenin tek yolu, “zaman ayırmaktır.”