Sonbahar

İçimizdeki Kara Bulutlar: Yazdan Sonbahara Geçiş

Dün akşamki haftalık sohbetimizde fark ettim ki birçoğumuz şu sıralar melankoli, hüzün, boşluk hisleriyle boğuşuyoruz. Bu farkındalığın ardından içime yöneldiğimde zihnimde yankılanan ilk çağrışım sabahları güneşin artık beni sıcak ve açık bir şekilde selamlamaması oldu.

Güneşin odamı, evimi ısıtışı, hatta her şeyi aydınlatıp sıcaklığını her daim hissettirişi benim için ayrı bir anlam taşıyor sanki. Ve yazın sonlanışı, masmavi gökyüzünün yerini kara bulutların alması bu sıcaklığın, bu berraklığın kaybı ve yası anlamına geliyordu belki.

Bir şeylerin sonlanıyor, tükeniyor oluşu bir noktada kendi sonluluğuma, ölümlülüğüme işaret ediyor iç alemimde. Bir mevsim daha geçerken bu şekilde var olmaktan memnun muyum? Acaba yaşamımın son günlerini şu sıralar olduğu gibi geçirecek olsam huzurlu ve rahat bir şekilde ölümü karşılayabilir miyim? 

Belki de bu soruya hayır yanıtını verişim beni hayatımın en memnun olduğum alanına, bu bloga döndürmüştür. Henüz hayatın sonluluğunu, sınırlılığını yeni yeni fark ettiğim genç yaşlarımda bir yerlerde kalıcılık sağlayabilecek şeyler yapmanın varoluşumu ne kadar hafiflettiğini hatırlıyorum. Ve şu an yaşadığım kaygı belki de aradan geçen yıllarda öğrendiğim, fark ettiğim şeyleri yeterince aktaramadan, paylaşamadan göçüp gitmenin kaygısıdır. 

Bu yazıyı yazarken gökyüzünün bir tarafı parçalı bulutlu, rahatlatıcı mavi tonlarına sahipken diğer tarafı gri, yoğun kara bulutlarla dolu. Gökyüzünün halen mavi kalabilmiş kısmına baktığımda sanırım gördüğüm şey ruhumun açık, görülebilir, kontrol sahibi olduğum kısmı. Öte taraftaysa arkasını göremediğim, güneşin sıcaklığını hissetmemi engelleyen kara bulutlar var. Sanki bilinçdışımda sıkışmış duyguları çağrıştırıyor bana. Henüz yağmurun damla damla rahatlatması gibi rahatlatamadığım, içimde ardına geçemediğim, gökyüzünün ferah maviliğine ulaşamadığım kara bulutlarmış gibi. 

Hayatın sorumlulukları, gündelik yaşantının türlü zorlukları üzerimize gelip bizi sıkıştırırken sahip olduğumuz sıcaklığı kaybetmek, bu mevsim geçişi bizi farklı arayışlara itebilir. 

Belki sıcak bir nesnenin kaybı, belki kasvetli bulutların içimizde bize çağrıştırdıkları, belki bir şeylerin sonluluğunun içimizde tetiklediği varoluşsal kaygılar dile dökemediğimiz zaman eylemlerimizle kendini gösterebilir. Bu tarz eylemler için “acintg out” yani “eyleme vurma” tabirini kullanabilliriz. Eyleme vurmayı yaşanılan bir duygunun dil yerine davranışla dışa vurumu olarak tanımlayabiliriz. Eyleme vurmanın en önemli özelliği düşünülmeksizin, o anki duygudan kaçmak için yapılıyor olması, tıpkı bizim Neverfap sürecimizi bozmamız, zararlarını bilmemize rağmen porno izleyerek mastürbasyon yapmamız gibi.

Özellikle bu mevsim geçişlerinde kaybedilen o sıcaklığı bulmak için kendimize dokunma arzumuz, birbirine yoğun, sıcak duygular besleyen, en azından öyleymiş gibi davranan insanları izleme dürtümüz artabilir. Bu noktada mastürbasyon ve pornografi tüketimi dile getirilemeyen güvende hissetme, rahatlama ihtiyacının eyleme dökülmüş hali olabilir.

Her ne kadar aradan yıllar geçse de ben de eski bir bağımlıyım, ben de halen Neverfap sürecindeyim ve çok düşük ihtimal de olsa belki ben de sürecimi bozabilirim. Geriye dönüp baktığımda yaşantımın son altı ayını zorlu bir altı ay olarak görüyorum. Bu zorlu dönemde sürecimi koruyabilmemi sağlayan en önemli unsurlardan biri belki de bir buçuk yılı aşkın süredir her hafta sürdürdüğüm psikoterapi deneyimimdir. Her hafta yaşadığım zorlu deneyimleri beni yargılamayacağından emin olduğum, güvendiğim birine anlatmak ve sıkışan noktaları onunla birlikte anlamlandırmak bir şeylerin içimde birikerek eylemle dışa vurumunun önüne geçmiştir. Ruhumun derinliklerinde olan bitenleri dile dökmek, dille anlamak benim için zorlu bu dönemi daha kolay atlatmamı sağlamıştır.

Birisinin yargılamadan bizi dinlemesi, bizimle istikrarlı ve güvene dayalı bir ilişki kurması birçoğumuz için eşi benzeri bulunmayan bir lütuftur. Ben buna benzer bir deneyimi bilinç akışı bir şekilde yazdığım yazılarda buluyorum. Defterim, defterimin sayfaları beni yargılamıyor, bana içimi dökebileceğim bir alan tanıyor ve kelimelerle birlikte yavaş yavaş içimdeki düğümler de çözülüyor.

Sürecimizin kaçıncı gününde olursak olalım olumsuz duygular, duygulanımlar bizimle birlikte olmaya devam edecektir. Zira zaman zaman kötü, depresif, kaygılı hissetmek hayatın, insan olmanın bir parçasıdır. Önemli olan bu duyguları ne kadar göğüsleyebildiğimiz, eylemlerden evvel kelimelere dökebildiğimiz ve anlamlandırabildiğimiz…

Süreciniz daim olsun,

– Psk. Umut Bural.

Yazar Notu:

Günden güne bilgiye daha kolay ulaşırken bir insan olarak yapay zekadan en önemli farkımızın deneyimlerimiz ve o deneyimlerin bizdeki yansımaları olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle bir atıfta bulunmadan, kaynakça vermeden sadece bir insan olarak hislerimi, çağrışımlarımı sizlerle açıklıkla paylaşmak istedim. 

Bu içerik tarzı size nasıl geldi merak ediyorum. Aşağıdaki bağlantıdan Whatsapp kanalımıza ve oradan da bana ulaşabilirsiniz. Bu yazının sizdeki yansımalarını, yankılanmalarını benimle paylaşırsanız çok mutlu olurum.

neverfap whatsapp grubu nofap
0 0 votes
Makale Değerlendirmesi
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments