500 gun neverfap

500 Gün Neverfap Etkileri

Tüm fapstronotlara selam! Bu yazıyı -roman da denebilir- PMO bağımlılığına karşı savaşan, bu yolda az ya da çok başarılı olmuş, bağımlılığının üstesinden gelmiş insanlara adıyorum.

500’den fazla güne ulaşmak büyüleyici hissettiriyor. NoFap genel olarak zor bir görev (en azından başlarda) olmasına rağmen esasında ilk 90-100 gün yoksunluk belirtileriyle savaşırken uzak durmaya çalışıyorsun. Lakin bu 90-100 günlük süreçten sonrası otopilot şeklinde gidiyor. Kendini beğenmiş veya kibirli olarak görülmek istemem ama ilk 100 gün kilit nokta, sonrası yağ gibi akıyo açıkçası.

Bu yüzden aşağıda paylaştığım hikayenin en azından 1. partında hayatımın PMO’lu günlerde nasıl bir şey olduğunu ve NoFap trenine bindikten sonra hayatımın nasıl değiştiğini anlattım.

Okuyacağınız yazı tek seferde okumak için çok uzun bir yazı olacağından yazıyı 2-3 parçaya bölmeye karar verdim.

Ana dilim ingilizce olmadığından yazarken ufak tefek gramer hataları yapabilirim, bunun için okurken biraz anlayışlı yaklaşmanızı rica ederim. Bilginize.

Bu yazıyı yazmamın birkaç sebebi var. Ama belli başlı sebepleri olarak şunları gösterebilirim:

PMO ‘ya maruz kalmanın her türlü ırktan, sosyal statüden, makam ve mevkiiden erkeği zehirlemesi, tehlikeler oluşturması ve geriletiyor oluşu benim bu mesajı yazmamdaki ana tetikleyicidir (tutku).( Evet kadınlar da PMO tarafından olumsuz etkileniyor ama erkekler direkt olarak bundan zehirlenirken kadınlar daha dolaylı yoldan zarar görüyor.)

Bu çok kolay bir şekilde ulaşılmasının yanı sıra insanların hayatını sakatlayan ve yüksek derecede bağımlılık yapan bu sinsi düşmana karşı daha güçlü mücadele edebilmeniz için size kullanışlı vizyonlar katabileceğimi umuyorum.

Benim hikayemde porno ve mastürbasyon bağımlılığı hayatımda 14-15 yıl boyunca bulundu ve adeta hayatımı felce uğrattı. Ancak yine de teşekkür borçluyum kendisine. Çünkü bana şu an sağlam bir şekilde kanalize olmuş alışkanlıklar kazandırdı.

Bu Neverfap trenine katılmak için uzun süre boyunca öz disiplin ve irade sahibiydim. Ama şöyle bir baktığında, benim durumumdaki birisi için hangi seçenekler mümkündü ki? Eski, mastürbasyoncu zamanlarıma dönüp tekrardan o alışkanlığı kazanma seçeneğim de vardı fakat onu bir kereliğine bile yapmak bana tekrardan 15 yıllık bir sefalet ve yıkıklık periyodu yaşatacaktı.

Son hardmode Neverfap serüvenime başlamadan evvel harika bir kış günündeyim. Harika olan kıştı, ben değil. Depresyonal düşüncelerle, düşük özgüvenle, düşük özsaygıyla, düşük sosyal beceriyle, kendine inanmamakla ve pesimistlikle savaşmak hayatımın önceki 14-15 yılının neredeyse her gününü oluşturduğunu söyleyebilirim.

Güzel şeyleri görmekte gerçekten zorlanıyordum. En bariz şeyleri bile göremiyordum. Kendimi kanıtlamam gerektiği zamanlarda da çok zorlanıyordum. Ama bir şekilde üstesinden geldim.

Şimdi geriye dönüp baktığımda hayatımın duraksamasının, hayatımın kendini imha etmesinin tamamen benim kendi pesimist ve üretken olmayan kafa yapım sonucu ortaya çıktığını görebiliyorum.

Beynim hem bilinç hem bilinçaltı olarak haddinden fazla düşünceye dolup taşmış durumdaydı. Tabiki bu düşünceler seks, azgınlık, mastürbasyon ve pornografik imgelerden oluşuyordu. Bu hale gelmiş beyin beni hem ruhsal, hem psikolojik, hem manevi (dinsel) açıdan zehirledi ve hayatımın her alanında etkisini hissettirdi. İşte beynimin pesimist ve üretken olmayan hale gelmiş olmasını da buna bağlıyorum. Pornografiyle dolup taşmış bir beyin.

Şunu diyebilirim ki duygusal dalgalanmalarımı, hayatımdaki duraksamaları, çektiğim ızdırapları, karar verememe durumumu, düşük testosteron seviyemi şüphesiz küçük yaşta kendim inşa ettiğim PMO alışkanlıkları oluşturdu. Bunun için spesifik yaşam koşullarını veya çevremi suçlayamam.

Bu PMO bağımlılığının oluşma sürecinin en başında verdiğim kararlar şüphesiz bu hayatta aldığım en kötü kararlardı.

Bir dilek hakkım olsaydı, geçmişe, en başa dönüp içi zehir ve günah dolu bu Pandora’nın kutusunu hiç açmamış olmak isterdim.

Benzer şekilde işin en başlarında kel(?), cesur, otoriter bir figürün çıkıp bana PMO’nun zararlarını ve berbat sonuçlarını anlatmasını isterdim.

Babam güçlü bir adam olsaydı bana gelip PMO’nun zararını anlatabilirdi. Ama kendisi korkak ve yumuşak birisi olduğu için (evli olmasına rağmen porno izliyor) zamanında sadece güldü, PMO’yu aklamak için bunun her genç erkeğin tercih ettiği bir yol olduğunu ve delikanlılar için zararsız bir şey olduğunu anlattı bana.

PMO alışkanlığı milenyum çağının başlarında başladı. İnternetin hızlanması, pornoların iyice bulunabilir hale gelmesi bu alışkanlığın yaygınlaşmasını tetikledi.

Porno bağımlılığı üzerine yapılan ilk araştırmalarda elde edilen bulgular, bu bağımlılığın beyne, ruh sağlığına, bünyeye ve biraz da sinir sistemine olumsuz etki ettiği yönündeydi. Bu ilk çalışmalar, ana akım medya tarafından destek bulmadığı için toplum arasında da pek yayılmadı.

Hatta aksine, bazıları PMO’nun büyümesine fayda sağlayan pozitif sözler söyledi: “Porno ve mastürbasyon, vücudunuz için sağlıklıdır. Eğer doğru miktarda yaparsan seks hayatın sağlıklı bir hale gelecektir. Cinselliği, kendini, bedenini keşfetmen sana iyi gelecektir. PMO hakkında ileri geri konuşan, sağlıksız diyen, özbenliğini yok ettiğini söyleyen, günah olduğunu söyleyen insanlar eski kafalı, batıl inançları olan, seni vücudundan ve cinsellikten utanarak kontrol etmeye çalışan dincilerdir.”

Ve bu kişilerin pornografi hakkında tek bahsettikleri olumsuz şey, pornonun kadınları küçük düşürdüğü, onlar için yakışıksız olduğu ve onları objeleştirdiğiydi.

Bunun doğru olmasına karşın bağımlılık hakkında, bozulan evlilikler hakkında, erkekler arasındaki ereksiyon problemi hakkında tek bir kelime dahi etmediler.

Porno ve mastürbasyonu düzenli yapmaya 14 yaşında başladım. Sadece birkaç yıl sonra PMO artık benim için zorunlu olarak çekilecek bir ızdırap, bağımlılık haline gelmişti ve onsuz bir hayat düşünemiyordum, benim bir parçam olmuştu.

Sadece hayattaki ufak şeylerden aldığım zevki götürmekle kalmadı, resmen hayattan aldığım zevki yok etti ve hayatımın tek tek her parçasını etkiledi.Öz.ellikle odaklanma ve konsantrasyonumu, insan ilişkileri, sosyal yeteneklerimi, enerjime etki etti.

Bununla eş zamanlı olarak defalarca gerek okul içi gerek okul dışı zorbalığa uğradım. Bu zorbalıkların çoğu dolaylı yoldan beni ötekileştirip dışlama yönündeydi.

Yapım, karakterim gereği popüler olmak ve zaten sevmediğim insanları etkilemeye çalışmak yerine kendi başıma takılmayı, kendim olmayı tercih ettim.

Bundan dolayı, bu kadar zaman içinde toplasan 3-4 tane gerçek arkadaş edindim. Hayatımın diğer parçaları okeyse, bu arkadaşlarım da okeydi benim için. Ancak hayatımın diğer parçaları okey değildi.

Çünkü 14-18 yaşlarındayken (lise yıllarım) annemle babam çok fazla kavga ediyordu ve sonrasında ben 17-18 yaşlarındayken boşandılar zaten.

Ayrıca 2-3 yıl boyunca diş teli taktım, yüzümde bir sürü sivilce vardı (kış boyu yüzümün bazı kısımlar salam gibiydi hatta), özgüvenim ‘dipteydi.’

Sınıf arkadaşlarım sahte, çocuksu, güven vermeyen (çok güven vericiymiş gibi takılırlardı bir de) ve karaktersiz kişiler oldukları için onları sevmedim, çok yalnız hissettim. Bu yüzden kaygı, çirkinlik, yetersizlik, düşük özgüven, değersizlik gibi duygularıman kurtulmam için ruhumu besleyecek çok az kaynağa sahip oldum.

Bu çok az kaynaklardan birisi yaptığım spordu. Sporumda yaptığım sayısız pratikler ve ödüllerimin, potansiyelimin yanı sıra benim için tam bir rol model olan erkek bir koçla çalışıyordum. Spor koçumda, babamda göremediğim sakinlik, irade ve mevcut zamana odaklanma gibi özellikler vardı.

Bir başka kaynak ise PMO idi. Evet PMO, stresimi, üzerimde hissettiğim yükü, heyecanımı alıp götürüyordu. Bu yüzden PMO, benim her kötü duygu anında kullanabileceğim yeni ‘uyuşturucum’ haline geldi.

Tabi bu güzelliği hemen kısa sürüyordu. Hemen ardından, suçluluk, utanma ve üzerime saçılmış pişmanlıkla doluyordum.

Hayatımda rol model olması gereken adam (babam) ne yazık ki bu güçsüz, fikir ayrılığına düşmekten tırsan ve genelde gerek fiziksel gerek mental olarak varlığıyla yokluğu bir bir adamdı.

Bu yüzden kendimi boşverilmiş, ihmal edilmiş hissettim. Ayrıca babam PMO konusunu takmayan, gülüp geçen bir adamdı. Genç delikanlıların bunu ‘ayarında’ yaparsa hiçbir zararını görmeyeceğini hatta sağlıklı olduğunu söylüyordu.

Bir ara meğer babamın da porno izlediğini, hatta annemin bunu öğrenip babamı bu konuyla yüzleştirince babamın sinir harbi geçirdiğini öğrendim.

Kendi aldığı saçma kararlarla ve yaptığı saçma şeylerle yüzleşmediği gibi annemle arasındaki tartışmayı “herkes izliyor, evli çiftler de izliyor, sanane” diyerek hemen bitirdi.

Bir genç olarak hayata karşı tecrübesizdim, ağır sorunlarımı tartışmak, vizyon edinmek için bırak tavsiyeler almayı, hayatın sorunlarıyla savaştığını görüp örnek alacağım bir babam bile yoktu. Çok yalnız hissettim. Terk edilmiş, toplum arasında görünmez bir gençtim. Ben de acı içerisinde olan bu hislerimi (duygularımı) uyuşturmak için düzenli olarak porno izledim.

Artık porno düzenli olrak canımın istediği bir bağımlılığa dönüştükten sonra bazen artık bana hiçbir iyi şey getirmeyen bu hayattan yok olup gitmek istiyordum.

Tuzağa düşmüş gibiydim ve bu tuzaktan nasıl çıkacağıma dair en ufak bir fikrim yoktu. Bu yüzden birçok zaman kendimi hayattan izole ettim, arada bir dışarı çıkıp koşuyordum (Güzel bir alışkanlıktı) ve günlerimi bilgisayar karşısında öldürüyordum.

Bu kafalarda yaşamak bana 10 yıl boyunca farkında bile olmadığım yan etkiler yaşattı. 20’lerimin sonuna kadar şu semptomların içinde kaldım:

  • Düşük özgüven ve düşük özsaygı
  • Kötü göz kontağı ve düşük beden dili (titrek hareketler)
  • Hayata karşı negatif ve pesimist olmak
  • Kötü yönetim becerileri (en ufak şeye sinirlenmek)
  • Mutsuzluk, umutsuzluk içinde olmak. Çok kendine acımak.
  • Temiz hedefler ve amacının olmaması
  • Hayattaki birçok şey üzerinde anksiyete ve korku olması. Özellikle başkalarının düşüncelerinin beni germesi.
  • Değersiz ve yetersiz hissetmek
  • Vizyon eksikliği
  • Düşük testosteron (anksiyetenin birincil tetikleyicisi)
  • Problem odaklı bakış açısı (Çözüm odaklı olmak yerine)
  • Terslikler ve gerilemeler için başkalarını suçlamak
  • Kalitesiz ten
  • Motivasyon ve enerji eksikliği (özellikle her posta sonrası)
  • İnsanlara obje gözüyle bakmak (sadece kadınlar değil)
  • Robotlaşmak
  • ‘adam’ gibi hissetmemek (düşük testosterone bağlı)
  • Kalitesiz, sulu kaslar (Kollarımda ve sırtımda)

Çevirmen Notu: Kaslar PMO’dan bu denli etkilenecek kadar değişime açık bir yapıya sahip değildir. Adam son maddede abartmış. 

Liste uzayıp gitti. 20’lerim boyunca atletik ve akademik olarak birçok başarıya imza attım. Bu başarılarının bazıları insanların hayallerini süsleyen türlerdi. Ama yine de içimdeki sefil hissetme duygusuna mani olamadılar.

Üzerinde çalıştığım her alanda “en iyisi” olmak istedim (ya da en azından iyi). Eğer olamadıysam da kendimi değersiz hissettim hep.

Gençliğimde zorbalığa uğramış olsam da bazı şeyleri çok iyi yaptığımı göstermek istedim millete. Bu yüzden bu isteğimin yarattığı performans yükünün anksiyetesini (endişesini) çok sert bir şekilde yaşadım.

Bu performans endişesi ve korkusu üzerimde yıllarca kendisini kötü bir beden dili ile belli etti. Bu da insanların beni değersiz görmesine ve itici bulmasına sebep oldu.

O zamanlar bunun neden yaşandığını bir türlü anlayamıyordum ama bugün baktığımda gayet doğal geliyor. Kendisi ve insanlar hakkında negatif ve ucuz düşüncelere sahip bir insanın yanında kimse bulunmak istemez.

Bu yoğun performans anksiyetesi (başarısız olma korkusu, başarılı olma zorunluluğu hissiyatı) 20’lerimin sonuna doğru yavaş yavaş azalsa da hiçbir zaman gitmedi ve bir yerden sonra bende bir şeylerin yanlış gittiğini düşünmeye başladım.

Yanlış giden bir şeylerin sorumlusunun PMO olacağı hiç aklıma gelmedi.

Ancak 2016 yaz mevsimi sonlarına doğru tam ihtiyacım olan şey oldu.

4 5 votes
Makale Değerlendirmesi
Subscribe
Bildir
guest
7 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
AffiliateLabz
AffiliateLabz
4 yıl önce

Great content! Super high-quality! Keep it up! 🙂

secret
secret
4 yıl önce

Teşekkürler. Gerisi nerede bu yazının ?

Cemk
Cemk
4 yıl önce

Çeviren arkadaşı tebrik ederim keske diger yazilarida bu arkadaş cevirse

Oğuz
Oğuz
4 yıl önce

Merhaba Neverfap Akademi, yazı için teşekkürler. Devamı gelecek mi?

Gökhan
Gökhan
3 yıl önce

tebrik ederim çok güzel olmuş yazınız

Emre
Emre
3 yıl önce

?Güzel yazı motive edici normalde sürekli gezinip geçerdim şimdi ise tek tek okuduktan sonra sıkacağını düşünürsün onu gibi bişey . Bu yazıda dikkat çeken özellik olmuş kısaca fayda sağlamasa da az/çok verim alabilirsiniz bu yazıda.

Abdulkadir Demir
Abdulkadir Demir
1 yıl önce

Çok iyi bir çeviri yapmışsınız. Lütfen bu başarı hikayelerinin devamı gelsin