21. yuzyil-yetkinlikleri-nedir

21. Yüzyıl Yetkinlikleri, Becerileri Nelerdir? Nasıl Kazanılır?

21. yüzyıl yetkinlikleri nedir ve bu yüzyıl becerileri neden bu kadar önemli? Bu içeriğimizde 21. yüzyıl yetkinliklerini A’dan Z’ye kadar öğreneceksiniz. Bu içeriğimiz 21. yüzyıl yetkinliklerine dair en detaylı dijital kaynak olması amacı ile hazırlandı.

II. Dünya Savaşı’nın ardından dünya yeni bir ekonomik döneme girdi. Bu yeni ekonomik dönemde işe girmek çok kolaydı. Sosyal medyada da esprilerine şahit olduğumuz gibi okuma yazma bilmek geçer akçe sayılıyordu.

Günümüzde ise üniversite diplomaları hatta yüksek lisanslar, doktoralar bile başlangıç pozisyonundaki işler için yetersiz kalıyor. Peki neden? 

21. Yüzyıl Yetkinlikleri Neden Önemli?

Belirli aralıklarla ölmeye yüz tutmuş meslekleri haberlerde görürüz. “Elazığ’ın son kalaycısı yetiştirecek çırak bulamıyor” gibi ifadeler bizim için çok tanıdık. Çok değil henüz 50 yıl önce gayet popüler olan meslekler, zanaatlar artık ekonomide bir karşılık bulamıyor. İşte aynı durum mavi yaka hatta belirli beyaz yaka mesleklerinde de geçerli durumda.

Bir mavi yaka işçisinin bir otomobil fabrikasında yapabileceklerini bir robot daha hızlı, daha kaliteli ve en önemlisi daha ucuz bir şekilde yapabiliyor. Hatta bu robotlar yapay zeka ile geliştirildiklerinde oldukça sağlam binalar bile inşa edebiliyorlar.

Bundan 20 yıl önce dijital reklam analistliği gibi bir iş alanı bulunmuyordu. İşin garip tarafı yapay zeka sayesinde bir 20 yıl sonra bulunmama ihtimalleri yüksek. Şirketler bir tarafa, meslekler bile 20 yıl içerisinde var olup yok olabiliyor. Peki mesleklere dair bu kadar belirsizliğin olduğu dünyada emeğimizi ve zamanımızı neye yatıracağız? 


21 Yüzyıl Yetkinlikleri Nasıl Ortaya Çıktı?

Amerika’da birçok sivil toplum kuruluşunun ve büyü firmanın katılımıyla oluşturulan ortak çalışma grubunda iş yaşantısında başarılı olmak için gerekli olan beceriler “Yüzyıl Öğrenme Çerçevesi” konsepti ile ortaya konmuştur. Alberta ve Phoenix Üniversitelerinin yaptıkları çalışmaların katkıları ile 21. yüzyıl yetkinlikleri netleşmeye başlamıştır.

Türkiye’de Erhan Erkut’un geliştirdiği YetGen programı ile yetkinliklere dair önemli adımlar atılmıştır.

Günümüzde 21. yüzyıl öğrenme yetkinlikleri uluslararası rekabetten kopmamak adına eğitimde hayati bir işleve sahiptirler. Öğrencilere özellikle kazandırılması gerekilen; temel öğrenme, problem çözme, aktif öğrenme, iletişim ve iş birliği, öğrenmeyi öğrenme yetkinlikleridir.

21. yüzyıl becerilerini belli başlıklarını şöyle sıralayabiliriz: 

  1. Temel Bilimler, 
  2. Yetkinlikler, 
  3. Karakter Özellikleri. 

1. Temel Bilimler

1.1 Okuryazarlıklar

1.1.1 Bilim okuryazarlığı    

Fen eğitiminin en önemli amaçlarından biri bilimsel okuryazarlığa sahip kişiler yetiştirmektir. Bilimsel okuryazarlık, 21. yüzyıl yetkinlikleri içerisinde temel kavramlar arasında yer alan, vazgeçilmez bir kavramdır.

Bilim okuryazarlığı: “Fen bilimlerinin doğasını bilmek, bilginin nasıl elde edildiğini anlamak, fen bilimlerindeki temel kavram, teori ve hipotezleri bilmek ve bilimsel kanıt ile kişisel görüş arasındaki farkı algılamaktır.”

Bu doğrultuda bilim okuryazarlığı konusunda aktif bir birey dergi, gazete ve diğer medya araçlarındaki bilimsel konuları kavrayabilen, kaynağına dayanarak bilimsel bilginin kalitesini değerlendirebilen, bilimsel bilgi oluşturmak için bilimsel yöntem kullanabilen, kanıtlara dayalı iddialar ileri sunabilen ve uygun iddialar ile sonuçları destekleyebilen kişidir.

Bilimsel okur yazar bireyin özellikleri

Pella, O’Hearn & Gale’ye (1966) göre bilimsel okuryazar bir birey şu özelliklere sahiptir;

  • Bilim ve toplum arasındaki ilişkiyi ve etkileşimi bilir,
  • Bilimin doğasını anlayabilir,
  • Bilim insanının riayet ettiği etik değerleri bilir,
  • Bilimdeki temel düşünceleri anlayabilir,
  • Bilim ve beşerî bilimler arasındaki farkı anlayabilir.(1)

1.1.2 Dijital Okuryazarlık

Dijital okuryazarlık, temelde bireylerin yeni medya ortamlarını etkin kullanabilmelerini ve yeni medya ortamlarına özgü içerikleri üretebilmelerini de kapsayan bir okuryazarlık anlamına gelmektedir. Başka bir deyişle, dijital medya okuryazarlığı, yeni iletişim ve paylaşım teknolojilerinin niteliklerini kavramak, kültürel özelliklerini bilmek ve yeni medya diline hâkim olmak olarak da tanımlanabilir. 

Dijital okuryazarlık kavramı ilk olarak 1997 yılında Paul Gilster’in yazdığı aynı adı taşıyan kitapla ortaya çıkmıştır. Kitapta dijital okuryazarlık, dijital ortamda sunulan bilgiyi farklı şekillerde anlayıp kullanabilme becerisi olarak ifade edilmektedir. Yani; dijital teknolojileri kullanarak mevcut bilgiye ulaşma ve bu bilgileri etkili bir şekilde kullanarak bilgi üretme becerisidir. Aynı zamanda bilgiyi işlemeyi, tutmayı ve aktarmayı da bilmek ve yapabilmek gerekir. Kısaca bilgiyi özetleme, sentezleme, oluşturma ve sunabilme yetkinlikleri gerekir.

Uluslararası Eğitim Teknolojileri Topluluğu (ISTE) dijital okuryazarlık kriterlerini altı standart etrafında belirlemiştir.

  1. Yaratıcılık ve yenilik
  2. İletişim ve iş birliği
  3. Araştırma ve bilgi akıcılığı
  4. Eleştirel düşünme
  5. Problem çözme ve karar verme
  6. Dijital vatandaşlık ve teknoloji operasyonları ve kavramları algılayabilme

Dijital okuryazarlık için yeterlilikler üç ana ilkeye göre sınıflandırılmıştır.

  1. Kullanım: Temel teknik bilgi birikiminden, bilgisayar programlarını kullanmaktan, arama motorları gibi bilgi kaynaklarına erişim ve bunları kullanmak için daha gelişmiş yeteneklere kadar uzanmaktadır.
  2. Anlamak: Anlamak, en kritik parçadır. Dijital medyayı anlamamıza bağlamsallaştırmamıza ve eleştirel olarak değerlendirmemize yardımcı olmaktadır. Böylelikle çevrimiçi olarak ne yaptığımız ve karşılaştığımız şeyler hakkında bilinçli kararlar almamıza yardımcı olmaktadır.
  3. Oluşturmak: Çeşitli dijital medya araçları ile içerik üretme ve etkili bir şekilde iletişim kurma becerisidir. Dijital okuryazarlık son zamanlarda, dijital medyayı tesirli biçimde kullanmak için büyük bir önem taşımaktadır. Günümüzde insanlar geçmişten farklı olarak yeni ifade ve iletişim teknikleri kullanmaktadırlar. Dijital okuryazarlık, gerçek ve sanal ortamdaki verilere istenilen emelde doğru bir şekilde ulaşabilmek ve onu doğru metotla etkili bir şekilde kullanabilmektir. (1) (2) (3)

1.1.3 Finansal Okuryazarlık

Finansal okuryazarlık gelirinizle/bütçenizle ilgili bilgi sahibi olmak ve onu etkin bir şekilde yönetebilmeyi ifade eder. Finansal okuryazarlık, kişinin gelirini akıllıca finanse edebilmesinin yanı sıra, doğru yatırım ve tasarruflara yönelebilmesini sağlar.

Finansal Okuryazar Olmak İsteyen Kişiler Nelere Dikkat Etmelidir?
  • Gelirin bir kısmı mutlaka tasarrufa ayrılmalı,
  • Harcamalar yazılarak ödeme planı yapılmalı,
  • Kesinlikle gelirden fazla harcama yapılmamalı,
  • Finansal planlar uzun vadeli ve gerçekçi olmalı,
  • Bütçe planı senelik yapılmalı,
  • Hanedeki harcamalar kontrol altına alınmalı,
  • Çocuklar da ev bütçesini konuşulurken konuya dahil edilmeli,
  • Maddi durumumuz ne olursa olsun tasarruflu olmayı bir alışkanlık haline getirmeliyiz

Tasarruf yapmanın aslında bir yönetici yeteneği olduğunu unutmamız gerekiyor. Harcamaları yönetebilmek, kendi isteklerimizi kontrol altına alabilmek basit gibi görünse de aklımıza bile gelmeyen ürün ve hizmetlere harcama yapabiliyoruz. Bu nedenle finansal okuryazarlık eğitimleri ile tasarruf ve yatırımın kilit noktalarını öğrenmemiz mümkün.

Tasarruf yapmak uzun vadeli ülke ekonomisine de katkı sağlayan bir eylemdir. Gereksiz harcamalardan kaçınılarak tüketim toplumundan, bilgi, ekonomi ve teknoloji toplumuna geçmek mümkün. Bugün gelişmiş ülkelere baktığımızda kişisel ve kurumsal anlamda tasarruf fonları oluşturduklarını, emeklilik planlarının güncel olduğunu, her türlü materyal için geri dönüşüm sistemlerinin olduğunu görüyoruz. Bizler de bu yolda ilerlemek için kendi hanemizden başlamalıyız.

Bu noktada harcama yaparken şu önemli soruyu kendimize sormak durumundayız: Alacağımız şey (ürün/hizmet) ihtiyacımız mı yoksa isteğimiz mi?

Üzeyir Garih’in de dediği gibi: “Masraf olsun, önemli değil; ama israf olmasın” (1) (2) (3)


1.2 Akademik Bilimler:

1.2.1 Matematik

Günlük hayatta alışverişten, kullanılan bilgisayara, fen, mühendislik, tıp, sanat ve hukuk gibi hemen her alanda etkisi görülen matematik, kelime olarak Yunanca “bilim, bilgi ya da öğrenme” anlamına gelen “mathema” sözcüğünden türetilmiş olan ve “öğrenmekten hoşlanan” anlamını taşıyan “mathematikos” kelimesinden gelmektedir.

Matematik, nesnel gerçeklikten (yani, aksiyomlar ya da aksiyomlar yardımıyla ispatlanmış teoremlerden) hareketle gene nesnel gerçekliği anlamak, onu biçimlendirmek için soyutlanan kavramlar ve bu kavramlar arasındaki ilişkilerdir.

Bu tanım günlük hayattaki uğraşlarımız, resim ya da müzik yapmak, tartışmaya girmek, genel olarak bilim ve teknoloji için geçerlidir. Bu nedenle, matematik, sanatta, edebiyatta, hukukta yani yaşamın her alanında kullanılan yöntemlerin bir sistematiğidir. Çünkü günlük hayatta “kuraldışı” olmasına karşın, matematikte “kuraldışı” yoktur.

21. yüzyılda yaşayan bireyin matematik seviyesi gün içerisinde ve hedeflediği proje içerisinde karşılaştığı sorunlar ve problemleri tanımlamaya ve çözmeye yetmelidir. (1) 

1.2.2 Fen Bilimleri

Fen bilimleri veya doğa bilimleri; insanların maddesel çevresini denetlemek ve değiştirmek amacıyla geliştirdiği teknolojik bilgileri kapsayan akademik disiplinler grubuna denir. Gözlem ve deneye dayanan çalışmalarla elde edilen sistematik bilgilerdir.

Fen bilimleri, evrendeki olguları birbirine bağlayan sebepleri, bilimsel yasalarla (kanunlarla) açıklamaya çalışır. Doğa olaylarının oluş nedenlerini ortaya koyan ve gelecekteki olayları önceden kestirme olanağı veren bu kanunlar, fen bilimlerinin diğer bilimlere olan üstünlüğünü gösterir.

Fen bilimleri, sosyal bilimlere göre daha objektiftir. Örneğin; her ülke kendi milli değerleri doğrultusunda tarih bilimini yorumlarken; fizik biliminde Ohm Kanunu, elektrik laboratuvarında bir deneyle ispat edilebilir.

Yetkin bir bireyin Bilimsel okuryazarlık becerisiyle Fen bilimleri alanında öğrenme yapması 21. YY’da bireyi daha ön plana çıkartarak önemli bir konuma getirmektedir.

1.2.3 Sosyal Bilgiler

Sosyal bilgiler; tarih, coğrafya ve siyaset bilimi dahil olmak üzere, sosyal bilimler ve beşerî bilimlerin bir arada bulunduğu disiplinler arası bir konudur. Sosyal bilgiler, ilk olarak yirminci yüzyılın başında, Amerikalı eğitimciler tarafından kullanılmış bir terimdir.

Sosyal bilgilerin; özellikle de yüksek öğretim düzeyindeki amaçlarından birisi, benzersiz metotlar ve özel konsantrasyon odaklarıyla, sosyal sorunlar ve bu sorunların daha derin analizleri için, birkaç farklı disiplin ve akademik araçların paylaşılarak, birbirleriyle iletişim kurmaları ve tutarlı bir konu alanı oluşturmalarını sağlamaktır. Ayrıca sosyal bilgiler; öğrencilerin, çeşitli demokratik bir topluma, bilgili ve sorumluluk sahibi bireyler olarak katılmaları için eğitmeyi amaçlamaktadır. 

Sosyal bilgiler içeriği, değerleri ve gerekçeli görüşleri geliştirmek için gerekli arka plan bilgisini sağlamaktadır. Aynı zamanda bu alanın amacı, yurttaşlık yeterliliği sağlamaktır.

Yani sosyal bilgiler bakımından yetkin bir birey, iletişim ve demokrasi başta olmak üzere kendini birçok konuda oldukça geliştirmiş bir bireydir. Bu birey sosyal hayatı ilgilendiren çoğu bilgiyi bilmesinden kaynaklı olarak sosyal konularda çok iyi olacak ve 21. YY’da kendine bir beceri daha katmış olacak

1.2.4 Sözel Yetenek

Sözcüklerle ifade edilmiş kavramları öğrenebilme, sorunları algılayıp çözebilme ve düşünceleri doğru, açık bir biçimde anlatabilme gücünü ifade eder. Sözel yetenek 2 farklı konuya hitap eder. Bu konuları da sıralarsak:

  • Sözel Akıcılık: Zengin bir sözcük bilgisine ve çağrışım zenginliğine sahip olma, duygu ve düşünceleri değişik sözcükler kullanarak etkileyici bir biçimde ifade edebilme, akıcı bir üslupla konuşma ve yazma sözcüklerle orijinal ve etkileyici kompozisyonlar yaratma.
  • Sözel Akıl Yürütme: Sözcükler ve/veya ifadeler arasındaki benzerlik ve farkları görebilme; okuduğunu anlayabilme, düşünceleri açık ve anlaşılır bir biçimde aktarabilme yeteneğidir.

2. Yetkinlikler

2.1 Yaratıcılık

Yaratıcılık en basit şekliyle orijinal olan ürünler veya fikirler yaratabilme yeteneği olarak tanımlanabilir. Fakat bu tanım tam bir cevap değildir. Yaratıcılık alanında en önemli isimlerden olan Frank Barron, yaratıcılık için daha kapsamlı bir tanımlama yapmıştır.  Öncelikle, yaratıcılık yaratılan ürünün özellikleri ve ürünün aldığı sosyal kabul ile değerlendirilebilir. İkinci olarak yaratılan ürün kendi koşulları içinde değerlendirilmelidir. Örneğin; çözülen ya da tanımlanan problemin zorluğu, önerilen çözümün zarafeti, ürünün yarattığı etki. Üçüncü olarak; yaratıcılık onu besleyen yeteneklerin, yetkinliklerin temelinde değerlendirilebilir.

Yaratıcılık yeteneğini ölçmeye yönelik çok çeşitli metotlar vardır. Dennis Hocevar (1981) yaratıcılığı ölçmeye yönelik olarak kullanılan metotları özetlemiştir. Bunlar:

  1. Farklı Düşünme Testleri
  2. Tutum ve İlgi Envanterleri
  3. Kişilik Envanterleri
  4. Biyografik Envanterler
  5. Öğretmen Değerlendirmeleri
  6. Arkadaş Değerlendirmeleri
  7. Süpervizör Değerlendirmeleri
  8. Ürünlerin Değerlendirilmesi
  9. Tanınma, Saygınlık
  10. Belirtilen Yaratıcı Aktiviteler ve Başarılar

21. Yüzyılda yaşayan bir birey olarak yaratıcı olmak sosyal faydalık ve üretkenlik açısından çok önem arz etmektedir. Yaratıcı birey daha iyi ürün ve fikir yaratacağından diğer bireylerin önüne geçecektir

Yaratıcılıkla İlgili Yanlış Anlaşılmalar

Yaratıcılık günümüzde önemli olduğu kadar aynı zamanda yanlış anlamalara da neden olan bir kavramdır. Yaratıcılıkla ilgili yanlış anlaşılmalar şu şekilde özetlenebilir:

Yaratıcılık sadece belli alanlarda olur: Yaratıcılığın genellikle müzik, edebiyat, sanat gibi alanlarda olduğu konusunda yaygın bir kanı bulunmaktadır. Sadece bu alanlara özgü bir kavram olmayan yaratıcılık her yerde, yaşamın her alanında ve diğer bilim dallarında da olabilir.

Yaratıcılık yüksek düzeyde yetenek ve zekâ gerektirir: Yaratıcılığın üst düzeyde bir zekâ ve farklı alanlarda yetenek gerektirdiği yaratıcılıkla ilgili başka bir yanlış anlaşılmadır. Yaratıcılıkla ilgili yapılan araştırmalar yüksek düzeyde zekâya sahip olan bireylerin her zaman yaratıcı olmadıklarına işaret etmektedir.

Yaratıcı insanlar hiç çabalamadan yaratıcı ürünler ortaya çıkarabilir: Yaratıcılığın bir esin sonucunda birdenbire ortaya çıktığı, yaratıcılık için yoğun bir çabaya ihtiyaç olmadığı düşüncesi de yaratıcılıkla ilgili diğer bir yanlış anlamadır. Kaldı ki bunun tersi, yaratıcı bir ürün ortaya koymak için yoğun ve sürekli bir çabaya ihtiyaç duyulmaktadır. Bilim ve uygarlık tarihi bunu örneklendirmeye yeterlidir. Edison, elektrik lambasını yorucu ve uzun denemeler sonunda icat etmiştir.

Uyuşturucu kullanımı yaratıcılığı arttırır: Uyuşturucu veya bu özellikteki başka maddelerin kullanımı zihni esnettiği ve yaratıcılığın bu özgür ortamda daha iyi ve fazla geliştiği kanısı da hatalı düşüncelerden bir diğerini oluşturmaktadır. Yaratıcılığın esnek ve özgür bir zihinde geliştiği doğrudur. Ancak aynı zaman da zihnin sistemli ve kontrollü çalışması gerekir ki uyuşturucu bu durumu engelleyici bir faktördür.

  • Etkili İletişim

2.2 Etkili İletişim Nedir?

İletişim hayatın vazgeçilmez bir gereğidir. İnsanların bir araya gelmeleri ya da birlikte yaşayabilmelerinin olmazsa olmazı iletişimdir. İnsanlar arasında bilgi, duygu, düşünce paylaşımı iletişimi oluşturur. Doğası gereği iletişim kurmak insanın temel ihtiyaçları arasındadır. Aile, okul, iş, arkadaş, eş, kurumlar hatta devlet bile bireyin iletişim kurduğu birimlerdir.

Birey, sosyal çevrede sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürdürmek için iletişim kurmak zorundadır. Ayrıca ruhsal ve bedensel ihtiyaçları gidermek için de iletişim oldukça gereklidir. Toplum düzeninin sağlanması ya da kanun ve kuralları sağlıklı bir biçimde işletilmesi için yine iletişim gereklidir.

Sağlıklı bir iletişimin kurulabilmesi için, ilgili tarafların üzerinde anlaştıkları ve bu sayede aralarında bilgi alışverişini sağlayabilecekleri ortak bir dilin paylaşılmasına ihtiyaç vardır. Ancak kurulan bütün iletişimler olumlu değildir. Birisiyle yumruklaşmak, ağız dalaşına girmek de tuhaf da olsa bir iletişim şeklidir.

Olması gereken, her alanda her birimle sağlıklı iletişim kurmayı başarmaktır. Sağlıklı iletişim kurmanın temel doğruları vardır. Bunlar:

  • Doğal olmak
  • Kabul etmek ve saygılı olmak
  • Empatik olmak
  • Tutarlı olmak
  • Güven verici olmak
  • Yargılayıcı olmamak
  • Ortak ihtiyaçlara yönelir olmak
  • Açık olmak
  • Uzlaşmacı olmak
  • Gerçeği doğru dille aktarmak
  • Kişileri değil problemi eleştirebilmek
  • İlgili ve farkındalıklı olmak

2.3 Liderlik

Liderlik Nedir? Örgütsel davranış literatüründe liderlikle ilgili pek çok farklı tanım bulunmaktadır. Ancak bu tanımların özünde liderlik, başkalarının davranışlarını etkileme potansiyelidir. Aynı zamanda bir hedefi gerçekleştirmeye yönelik olarak bir grubu etkileme kapasitesi olarak da tanımlanır. Liderlerin geleceğe yönelik vizyonlar geliştirmeleri ve örgüt üyelerini başarmak istemeleri için motive etmeleri gerekmektedir.

İyi Bir Liderde Olması Gereken Özellikler

İyi bir yönetici ve lider aynı anlama gelmez. Yöneticiler, güçlerini otoritelerinden alırken liderler için yetki her zaman gerekli bir özellik değildir. İşte iyi bir liderde olması gereken temel özellikler:

Stratejik düşünmeyi, yeniliği ve eylemi teşvik eder: İyi liderler, stratejik iş kararları verirken işletme hedefleri ve personel ihtiyaçları gibi içsel değişkenlerin yanı sıra hükümet düzenlemeleri ve teknoloji gibi dışsal parametreleri de dikkate alır.

Başkalarını geliştirmeye odaklanır: Yetkilendirme, koçluk ve mentorluk iyi bir liderlik için önemli görevlerdir. Bu anlamda iyi liderler, bir ekip veya grubun içerisindeki her bireyin gelişimine ayrı ayrı katkıda bulunur

Empati kurar ve kişisel gelişime öncelik verir: İyi liderler, duygusal zekâya önem verdikleri için çevrelerinden gelen geri bildirimler doğrultusunda gelişime açık, uyumlu ve esnek özellikler sergiler.

Yaratıcı çözümler üretir: Günümüzün hızlı tempolu, sürekli değişen pazarında en iyi liderlik özellikleri arasında yaratıcılık da yer alır. İyi liderler, herkesin baktığı yere bakıp farklı stratejiler geliştirebilir.

Kendisine son derece güvenilir: İyi liderlerin sahip olduğu doğru duruş ve kişisel görünüm, güven imajı yaratır. Kendine güvenmenin ana yolu; birileri ne yaşarsa yaşasın, her şeyin iyi bir şekilde sonuçlanacağına inanmak ve buna göre hareket etmektir.

2.4 Ekip Çalışması

Ekip nedir sorusuna onlarca farklı yanıt verilebilir. Fakat hepsi aslında ortak bir paydada buluşuyor. Andrew Carnegie’in de dediği gibi “Ekip olmak, ortak bir vizyon için birlikte çalışma yeteneğidir. Bireysel başarıları örgütsel hedeflere yönlendirme becerisi. Sıradan insanların nadir bulunan sonuçlara ulaşmasını sağlayan yakıttır.”

Ortak bir amaç uğruna çalışan 2 ve daha fazla kişi için ekip diyebiliriz. Ekip olmak için, her bir bireyin sahip olduğu benzersiz beceri, eğitim ve bilginin birleşmesi ve bunlardan yararlanmak için birlikte çalışma durumu da denilebilir.

Ekip Çalışmasının Olmazsa Olmazları Nelerdir?

Başarıyla sonuçlanan bir ekip çalışması için olmazsa olmaz bazı faktörler var. Bunların hepsi yerine getirildiği zaman başarı kaçınılmaz olur. İş hayatında bu 5 faktörü sağlarsanız ekibiniz ile birlikte amacınıza çok daha hızlı ve kolay bir şekilde ulaşabilirsiniz. Ekip çalışmasının temel unsurları şu şekilde sıralanabilir;

Doğru İletişim: Ekip çalışmasının ilk olmazsa olmazı elbette doğru iletişim. Dinlemeyi ve konuşmayı başaramayan kişiler her ne kadar yetenekli olursa olsun ortak bir paydada buluşamaz. İletişimsizlik ilerlemeye engel olan en önemli faktör olarak görülebilir. Ayrıca iletişim yalnızca sözlü olmak zorunda değil. Takımın uyum içerisinde, konuşmadan bile anlaşabiliyor olması başarıya doğru atılmış en büyük adımdır.

Uygun Ortam: Ekip çalışması için doğru bir atmosfere sahip olmak gerekir. Takım üyelerinden her birinin kendini rahat hissetmesi ve verimli olması için uygun bir ortama ihtiyaç duyulur. Doğru şekilde dekore edilmiş, rahat ve şık bir ortam kişilerin motivasyonunu artırır. Böylece çalışma boyunca yapılan beyin fırtınası ve fikir alışverişi daha keyifli bir hâle gelir. 

Güven: Güvensiz bir çalışma ortamında huzur ve başarı elde etmek mümkün değil demek yanlış olmaz. Ekipte bulunan herkesin kendi pozisyonunu biliyor olması ve takım arkadaşına güvenmesi gerekiyor. Bunun için de herkes kendi görevini biliyor olmalı. Kişilerin kendini takımdaki diğer insanlarla eşit hissetmesi de oldukça önemli. Herkes ortak bir hedef için çalıştığından dolayı güvene engel olacak durumlarla karşılaşmaz ve ekip arkadaşlarınızı manipüle etmeye çalışmazsınız. Kısacası güven ekip çalışma için olmazsa olmaz bir unsur denebilir. 

Vizyon ve Misyon: Verimli bir çalışma grubu ortak vizyon ve misyona sahip olmalı. Ekipteki tüm kişileri birbirine bağlayan ve motive bir şekilde çalışmalarını sağlayan yegâne şey elde etmek istedikleri hedef. Bu hedefi elde etmek için nasıl çalışılması gerektiği planlanır, iş bölümü yapılır ve herkes tüm yeteneklerini ortaya koyar. Ayrıca bu hedefi elde etmek için yardımlaşma da oldukça önemli. Takımın her bir üyesi egosunu bir kenara bırakıp ortak başarı için çalışmaya başladığı zaman gerçek bir ekip olmanın ne demek olduğu anlaşılır.

Motivasyon: Çalışan verimi için gerekli olan yakıtı motivasyon olarak değerlendirebiliriz. Yaptığınız işin takdir görmesi ve ekip arkadaşlarınız tarafından beğenilmesi sizi nasıl memnun ediyorsa aynı şey onlar için de geçerli. Bu yüzden arkadaşlarınızı motive edecek şekilde işlerini takdir etmek tüm ekibin yararına olacaktır. Ayrıca ekibiniz için motivasyon kaynağı olacak aktiviteler bularak heyecanınızı her zaman taze tutabilirsiniz. Örneğin yoğun bir çalışma gününden sonra yenilen bir yemek veya bir başarıdan sonra küçük bir kutlama herkesi motive edebilir.

Dışsal motivasyon kaynakları ile birlikte ekip üyelerinin ortaya koydukları çalışmalardan motive olabileceği yani içsel motivasyon kaynağı oluşturabileceği sistemler de kurmak önemlidir.

2.5 Eleştirel, Kritik Düşünebilme

Eleştirel düşünme (Kritik düşünme) akıl yürütme, analiz ve değerlendirme gibi zihinsel süreçlerden oluşan bir düşünme biçimidir.

Eleştirel düşünme yerine kimi zaman tartışma mantığı ya da biçim dışı (enformel) mantık terimleri de kullanılmaktadır. Sorgulama ve şüpheciliğe dayanan eleştirel düşünme sağduyu ve bilimsel kanıtlarla uyuşan net hükümlere varmak için somut veya soyut konular üzerinde düşünme süreçlerini de içermektedir. Bu yönüyle diğer bir düşünme biçimi olan yaratıcı düşünmeyi tamamlamaktadır.

21. yüzyılda hayatta kalmak için gerekli olan eleştirel düşünme yetkinliklerini öğrenmek ve öğretmek zorundayız. Güzel haber: Bu mümkündür. Kötü haber ise bunun için hazır bir reçete olmamasıdır. Ancak bir düşünme öğrencisi olmaya istekli iseniz bunun için çaba göstererek gelişim sağlayabilirsiniz. İyi işlenmiş bir eleştirel düşünür:

  • Önemli sorular ve problemler ortaya atar, onları açık ve tam olarak oluşturur;
  • İlgili bilgiyi toplar ve değerlendirir, etkili bir şekilde yorumlamak için soyut fikirleri kullanır;
  • Akıl yürütülmüş sonuçlara ve çözümlere ulaşır, bunları ilgili kriterlere göre test eder;
  • Alternatif düşünce sistemleri içerisinde açık fikirli bir şekilde düşünür, ihtiyaç olduğunda varsayımlarını, çıkarımlarını değerlendirir, gerekirse değiştirir;
  • Karışık problemlere çözümler bulma konusunda başkalarıyla etkili bir şekilde iletişim kurar.

Eleştirel Düşünme Süreci Nasıl İşler?

Eleştirel düşünme derin bir süreci ifade eder. Bu sürecin kendi içerisinde aşamaları bulunur. Tüm aşamalar süreci doğru değerlendirmelere ulaşılabilmesi için geliştirir ve sonuca doğru götürür. Düşünme sürecinin aşamalarını inceleyelim.

Tanımlama: Düşünme eylemini gerçekleştirmek için ilk olarak problemin tanımlaması gerekir. Belirli bir problem üzerinden tanımlama yapılarak sonuca ulaşılmaya çalışılır.

Hipotez Kurma: Tanımlanan problemin çözümüne ilişkin hipotez belirlenir. Hipotezler farklı yargılar içerir. Kurulan hipotezler sınanarak doğrulukları ya da yanlışlıkları belirlenir. Böylece yöntem geliştirilir.

Bilgi Toplama: Düşünme sürecinde ihtiyaç duyulan bilgiler belirlenir. İhtiyaç duyulan bilgiler toplanır ve düzenlenir. Nitelikli bilgiler elde etmek sonuca ulaşmak konusunda fayda sağlar.

Bilgileri Yorumlama: Elde edilen bilgiler karşılaştırılır. Düşünme sürecine katkıları incelenir ve yorumlamalar yapılır. Çıkarılan yorumlardan ise genellemeler yapılır.

Akıl Yürütme: Oluşturulan genellemeler üzerinden akıl yürütme yapılır. Mantıksal çıkarımlar sebep ve sonuçlar üzerinden değerlendirilir. Eğer ihtiyaç duyulursa yeni bilgilere başvurulur. 

Değerlendirme: Ölçütler belirlenerek bunların veriler ile uygunluğu değerlendirilir. Uygun bulunan değerlendirmeler üzerinden yargılara ulaşılır. 

Uygulama: Ulaşılan yargılar tümevarım tekniği ile uygulanır. Disiplinli ve sistematik bir şekilde uygulama yapılarak düşünme süreci sonlandırılır.

Üst düzey eleştirel düşünme süreci yürütülürken değerlendirmeler, konunun sadece ne olduğuna değil, neden var olduğuna ilişkin gerçeğe ulaşabilmek için de yapılır. Bu sayede elde edilen bilgiler, birden fazla bakış açısı ile incelenerek ön yargıyı aradan çıkaran ve temeli bilgiye dayanan, kendine has özellikteki düşünceyi meydana getirir. Sürecin işletilmesindeki temel amaç da budur.

2.6 Esneklik ve Adapte Olma:

21. Yüzyılın yeni bireyleri ve gelişen teknolojinin getirdiği farklılıklar ve faydalarla iş yapma şekilleri daha dinamik ve sürekli güncellenen bir forma dönüşüyor.

Hızlanan bu dünyada farklı görüşlere, yeniliklere, düşüncelere ya da dönüşümlere karşı esneklik ve hızlı adapte olabilme, iş hayatında efektif, başarılı bir profesyonele dönüşmek için kapıyı aralayan yetkinliklerin başında geliyor.

Esneklik yetkinliği; genelde farklı bakış açılarına göre şekillenen bir anlamı olsa da en önemli anlamı, değişen şartlara ya da koşullara karşı direnç göstermeden ya da stres yapmadan uyum sağlayabilme becerisidir.

Hızlı adapte olabilme ise; yeni çalışma sistemine ya da kültürüne negatif bir tutumla yaklaşım göstermeden kolaylıkla kabullenmeyi, alışmayı ve hızlıca öğrenmeyi kolaylaştıran beceridir.

Her iki yetkinlik birbirinden güç alır, birbirini destekler ve tamamlar.

Esneklik Becerisinin Getirileri Nelerdir?

Değişime açık olma: İş dünyasında ya da gerçek hayatta esnek olabilmek, her türlü değişeme karşı sizi hazırlar. Esneklik becerisini kazanarak değişimden korkmak yerine değişimi kucaklamayı, değişen koşulların pozitif taraflarını görmeyi öğrenebilirsiniz. 

Beklenmeyen durumları yönetebilme: Bir anda ortaya çıkan krizleri, öncelikli görevinizi yapmanız gerekirken farklı durumların gelişmesiyle odağınızı kaybetme durumunun oluştuğu durumları daha rahat yönetebilmenizi sağlar.

Yaşam kalitesi: Esnek olabilme becerisi iş hayatını yoğun ve sürekli değişen gündemine rahatça uyumlanabilmenizi sağlayacağı için daha az stres sahibi olacak ve yaşam kalitenizi arttırabileceksiniz. 

Esneklik Yetkinliğinizi Nasıl Geliştirirsiniz?

Değişimi kabullenmek: Değişim ya da dönüşümün hayatınızın her alanında karşınıza çıkabileceğini kabullenerek esneklik becerinizi geliştirmeye başlayabilirsiniz.

Özgüveninizi arttırın: Beklenmeyen bir durum veya koşula karşı hazırlıklı olabilmek özgüven gerektirir. Daha özgüvenli bir profesyonele dönüşmek esneklik yetkinliğini de besleyecektir.

Konfor alanınızı terk edin: Kendinize uzun dönemli, esnek ve faydalı olabileceğini düşündüğünüz, konfor alanınızı terk etmek için sizi tetikleyecek hedefler koyun ve bu hedefleri başarıyla tamamlayın. Konfor alanınızı terk ederek edindiğiniz tecrübe sizi değişime karşı cesaretlendireceği gibi esneklik becerinizi de geliştirecektir.

Sakin kalmayı öğrenin: Değişiklikler kaçınılmaz demiştik. Kriz ortamları ya da iş anlaşmazlıkları gibi durumlar da her an yaşanabilir. Bu gibi durumlarda sakinliğinizi korumanız için kendinizi eğitin. Meditasyon ya da nefes egzersizleri yapabilirsiniz. Sakinliğinizi korumanız esnek yaklaşımlar kazanmanızı sağlayacaktır.

Hızlı Adapte Olabilme Becerisinin Getirileri Nelerdir?

Yeni çalışma sistemlerine uyum gösterebilmek: İş dünyasında farklı teknolojilerin gelişmesiyle daha pratik, çözüm odaklı araçlar ve sistemler ortaya çıkıyor. Adapte olabilme yetkinliği sayesinde bu değişimleri hızlıca kabul edip öğrenmek için aksiyona geçebilirsiniz.

Farklı çalışma kültürlerini kucaklayabilmek: Kariyeriniz doğrultusunda farklı fırsatlara açık olmak için sizi cesaretlendirecektir. Hızlı uyum gösterme becerisine sahipseniz farklı sektör ve yapılardaki şirketlerde de başarı hikayeleri yazmak için adım atabilirsiniz

Güncel kalabilmek: İster iş, ister sosyal yaşamınızda hızlı uyum gösterebilme becerisi sayesinde yeniliklere ve güncel gelişmelere ayak uydurabilirsiniz.

Farklı deneyim ve düşüncelere açık olabilmek: Hızlı adapte olabilme becerisi değişimi kucaklamayı öğretir. Değişimin ateşini fitilleyen düşünce, girişim ya da çözüm önerilerine karşı pozitif tutum sergileyerek yeni fırsatlar yaratabilirsiniz.

Adapte Olabilme Becerisini Nasıl Geliştirirsiniz?

Değişimi gözlemleyin: İş çevrenizde gelişen değişimleri, güncel trendleri bilinçli bir şekilde gözlemleyin ve hızlıca hayatınıza dahil ederek adapte olabilme becerinizi test edin, geliştirin.

Ertelemekten kaçının: Yeni bir sisteme, düzene ya da çözüme ayak uydurmak artı performans gerektirebilir. Hızlı adapte olabilme becerinizi geliştirmek için uyum göstermek adına yapmanız gerekenleri ertelemeden hızlıca hayata geçirin. Eğitim almak, yeni dahil olduğunuz ekibin kültürünü tanımak gibi öncelikli görünmeyen aksiyonları ertelemeden, hızlıca almak işinizi kolaylaştırır.

Hata yapmaktan korkmayın: Yeni kazanılan bir alışkanlık ya da yeni öğrenilen bir iş için hata yapabilme esnekliğini kendinize tanıyın. Deneme – yanılma en önemli öğrenme yollarından biridir. Bu yöntemle adapte olmaya çalıştığınız düzeni/sistemi öğrenmeye çalışın. Hata yaptığınızda kendinizi haksız yere eleştirmek yerine “bundan yeni ne öğreniyorum” diyerek kendinizi motive edin.

Her iki yaklaşımı da benimsemek adına esneklik ve adapte olabilme yetkinliklerini kazanmanız, 21. Yüzyıl yetkinliklerinize yeni şeyler katarak başarılı olmanıza katkı sağlayacaktır.

2.7 Zaman Yönetimi: 

Üreticiliği ve verimliliği arttırmak amaçlı olarak, belirli aktiviteler üzerinde harcanan zamanı bilinçli bir şekilde kontrol etme yöntemidir.

Zaman yönetimi, belirli görevleri, projeleri bitirirken kullanılan çeşitli yetkinlikler, araçlar ve teknikler ile desteklenebilir. Bu beceri, araç ve teknikler; planlama, dağıtma, hedef belirleme, yetkilendirme, zaman analizi, gözlemleme, tertipleme, zamanlama ve önceliklendirme ve benzerlerini içerir.

 “Zamanımızı Nasıl Yönetebiliriz?” sorusuna gelir isek:

  • Kendini tanıma, öz farkındalık sahibi olma 
  • Değerlere uygun ve net amaç ve hedefler belirleyebilme 
  • Önceliklendirme ve sağlıklı planlama 
  • Harekete geçme ve uygulama 
  • Sürdürülebilir bir şekilde çalışma olarak sıralanabilir.

Bireyin zamanını nasıl yöneteceğini bilmesi günlük ve iş hayatınca tertip ve düzen anlamında önemli paya sahiptir. 21. yüzyılda yaşayan bir bireyin bu yetkinliği elde etmeden yaşaması kaçınılamaz olmalı.

2.8 Problem Çözme Becerisi:

Problem, karmaşık ve istenmeyen durumdur. Bingham’a göre, problemlerin her çeşidinde üç temel özellik bulunmaktadır. Bunlar; bireyin kafasında belirlemiş olduğu amaç, bireyin bu amaca ulaşmasında karşısına çıkan engeller ve bireyin bu engeller karşısında, kendisini amaca ulaşmaya iten içsel gerginlik olarak ifade edilmektedir.

Problemler yapıları bakımından, zorluk kolaylık durumuna göre ve bilginin kullanılacağı yere göre olmak üzere üç farklı kategoride sınıflandırılabilmektedir.

Aşağıda bu kategoriler daha detaylı bir şekilde açıklanmıştır.

George Polya’nın problem çözme kuramı basit ve yalın bir kuramdır. Kuram şu adımlardan oluşmaktadır:

  1. Problemi anlama
  2. Plan yapma
  3. Planı uygulama
  4. Kontrol etme

3. Karakter Özellikleri

3.1 Merak

Merak, bir şeyi anlamak ve öğrenmek için duyulan istek olarak ifade edilir. İnsanı yeni bir şeyler öğrenmeye iten, içten içe dürten, harekete geçiren, düşünmeye ve araştırmaya sevk eden en güçlü duygudur.

Merak insanın içgüdülerinde yer alır. İnsan öğrenmeye merak duygusu ile başlar. Merak ederek öğrenir ve büyür. İnsanın özünde olan merak, öğrenme ile hep iç içe olan bir kavram. Ancak her insanın merak etme dozu aynı olmaz. Bazı insanlar daha çok merak ederken bazıları ise daha az merak eder. Merak duygusu yüksek kişiler sürekli sorgular, araştırır. Bu kişilerde merak, merakı tetikler. Daha çok öğrenmek ister. Merak duygusu zayıf olan kişiler ise elindeki ile yetinir. Yeni şeyler öğrenme konusunda istekli olmazlar. 

Merak duygusu:

  • İnsanı harekete geçirir,
  • Dinamik kılar,
  • Yeni şeyler öğrenmeye, keşfetmeye yöneltir,
  • Zihni canlı tutar,
  • Yeniliğe, ilerlemeye yardımcı olur,
  • Başarıya ulaşmada yardımcı olur,
  • Merak insanı hayata bağlar.

Merak bilimsel olarak uzmanlar tarafından iki farklı yapının birleşimi olarak açıklanır. Bunlar: Algısal merak ve Epistemik merak.

Algısal merak: Problem çözme ve bilgi boşluklarını ortadan kaldırma ile ilgili süreci ifade eder. Bir gizemin arkasındaki sırları merak ettiğinizde algısal merak devreye girer.

Epistemik merak: Öğrenenin yeni karşılaştığı, bilmediği ve kullanılmamış olduğu fikirleri öğrenmeye, mevcut olan bilgi boşluklarını ortadan kaldırmaya ve bilimsel problemlerine çözüm üretmesine motive eden bir bilme arzusu olarak ifade edilir.

3.2 İnisiyatif Alma

İnisiyatif alma kavramı sorumluluk almak kavramı ile karıştırılmaktadır. İnisiyatif almak ve sorumluluk almak anlam itibariyle farklı süreçleri kastetmektedir. İnisiyatif almak kavramının içinde kişinin kendi iradesine bir vurgu söz konusu iken sorumluluk kavramı bu tarz bir vurgu yapmamaktadır. İnisiyatif alan kişi yaptığı işin sonucunda oluşacak riskleri de göz önüne almış demektir. Kişinin bu şekilde harekete geçmesi bir kişi ya da kurum tarafından istenmemiş, emredilmemiş dahi olsa içsel motivasyonlarla, sürecin analizi yapılmış bir şekilde yola çıkmaktadır.

Hiyerarşi içinde çalışmakta olan kişiler inisiyatif alma konusunda gerekli adımları genellikle atamamaktadır. Zira üstler, çalışanların yalnızca emirleri yerine getirmelerini istemektedir. Fakat daha önce de söylediğimiz gibi örgütler bireylerden bağımsız olarak düşünülemez. Bu sebeple her çalışanın sürece aktif katılımı olması gerekmektedir. Ancak ve ancak böyle bir koşulda kişiler gerekli durumlarda inisiyatif alabilirler, kurumu benimseyebilirler ve daha aktif rol alabilirler.

İnisiyatif almak kadar inisiyatif kullanmak da önemli bir diğer husustur. Hayata geçirilmediği sürece alınan inisiyatiflerin herhangi bir faydası bulunmamaktadır. Bu sebeple alınacak olan inisiyatiflerin hayata geçirilme süreçleri göz önünde bulundurulmadan harekete geçilmemelidir. Bu gibi durumlarda risk analizi iyi yapılmalıdır ve kişi karşılaşabileceğini düşündüğü problemleri önceden mümkün olduğunca öngörmelidir.

3.4 Empati

Empati Nedir? Empati; eş duyum olarak da bilinmekle birlikte karşıdaki bireylerin tüm duygu ve davranışlarının tam anlamıyla motivasyonunu anlamak ve içselleştirmektir. Dolayısıyla empatiyi duygu ve düşüncelere tarafsız bir biçimde geçiş yapılabilmesi olarak da tanımlayabilmekteyiz.

Günümüz olumsuz koşullarının etkili olmasıyla birlikte çoğu zaman etkisini gösteremeyen empati olgusu beraberinde insan ve toplum içi ilişkilerin de önemli düzeyde bozulmasına neden olabilmektedir.

Empati Nasıl Kurulabilir? Empatinin tam anlamıyla kurulabilmesi için ilk olarak 3 ana kurala uyulması gerekmektedir. Bu üç ana kural ise şunlardır;

  • Karşıdaki bireyin yerine kendimizi koyarak olay ve eylemlere onun bakış açısıyla bakmak ve tarafsız olarak değerlendirmek,
  • Karşıdaki bireyin tüm duygu ve düşüncelerini doğru yönde değerlendirmek ve tam anlamıyla hissedebilmek,
  • Son olarak da karşıdaki bireyin tüm duygu ve düşüncelerinin tam anlamıyla anlayabildiğini ona ifade etmektir.

Yukarıdaki 3 önemli kural hayata geçirildiğinde empati olgusu kolaylıkla kurulabilmektedir.

3.5 Farkındalık

Farkındalık; yargısız bir şekilde şimdiki ana odaklanabilmek amacıyla, dikkatinizi toplayabilmektir. Farkındalık zihnimiz geçmişe ya da geleceğe yolculuklar yaptığında, şimdi ve buradaki yaşantımıza dönmeyi hatırlamaktır. 

Zihnimizin gözü ile geçmişi ya da geleceği seyrediyorsak bu gerçek gözlerimizle gördüklerimizi fark etme şansını yitirdiğimiz anlamına gelir. Böylece şimdiki deneyimlerimiz elimizden kaçıp gider ve o anda var olmayan yaşantılara ait üzüntüler, endişeler ve korkularla karşı karşıya geliriz. Farkındalık, zihnimizin böyle gezintiler yaptığını fark ettiğimizde, şimdiki yaşantımızı tekrar yakalamamıza yardım edecek bir araçtır. Yapmanız gereken zihninizin her gezintiye çıktığında dikkatinizi tekrar “şimdi ve burada”ya yöneltmektir.

Farkındalık, şu andaki düşüncelerinizi, duygularınızı, bedeninizde duyumsadıklarınızı yargılamadan gözlemlemektir. Yargısız olma deneyimlerimizi iyi, kötü, berbat, muhteşem gibi sıfatlarla değerlendirmemektir.

Farkındalık, düşünce ve duygularımızla olan bağlarımızı gevşetmektir. Kaygılarımız, endişelerimiz, üzüntülerimiz ve korkularımıza karşı yapabileceğimiz en iyi şey onları serbest bırakmaktır. Onlarla uğraşmaktan vazgeçip, onları serbest bıraktığımız zaman, bu duyguların üzerimizdeki olumsuz etkileri de ortadan kalkmaya başlayacaktır.  Düşüncelerimizi ve duygularımız kontrol etmeye çalışmak denizdeki dalgaları engellemeye çalışmak gibidir, bunu yapmamız olası değildir. Onları kendi seyrine bırakabildiğimize, en sonunda kıyıya vurarak ortadan kaybolduklarını görebiliriz.

Farkındalık öğrenilebilen bir beceridir. Farkındalık etrafımızdaki olanlara ve günlük olaylara, geçmişte edindiğimiz deneyimlerimiz, düşünce ve inançlarımızın yaşantımızı bulanıklaştırmadan bakabilme yetisidir.

3.6 İrade, Özdenetim

İrade, belirli bir işi yapabilme gücünü ya da itici gücün varlığını belirtmek için kullanılır.

Buna bağlı olarak birkaç yönden irade kavramını belirtmek gerekir: İlk olarak, istencin, özgürlüğü de kendinde barındıran bir isteme durumu olarak tarif edilmesi söz konusudur. Öte yandan bir bilinç yetisi olarak da belirtilir. Buna göre tasarımlarımız ve görüşlerimiz üzerinde bilinçli bir seçme ve karar verme yeteneğimiz söz konusudur.

Bir başka anlamda ise, irade, duygulanımlardan bağımsız olarak, salt akla dayalı bir isteme durumunun mümkün olduğunu var sayar; yani her tür isteme ve eylemliliklerimizi rasyonel olarak belirleyebiliriz önermesini dile getirir. Bunun yanı sıra istenilen şeyi fiilen yapabilme ve bir kararı yerine getirebilme yeteneği ya da gücü de irade kavramının içeriğinde yer alır. Son olarak, bütün bu tanımları içerecek şekilde; irade, dünyanın ya da yaşamın hem rasyonel hem de özgür bir şekilde gerçekleşmesi olarak bilinip tanımlanabilir.

3.7 Üretkenlik

Üretkenlik veya verimlilik, girdileri çıktıya dönüştürme ölçüsü. Verilmiş girdiler çıktıya ne ölçüde dönüştürülebilirse üretkenliğin de o ölçüde yüksek olduğu dile getirilmektedir. Üretkenlik formülü çıktının girdiye oranı biçimindedir.

Üretken olmak; insanların sıradan kalmasında ve başarılı olmasında en etkili düşünce yöntemidir. Üretken olmayı öğrenmek demek, problemleri çözmek için gerekli yetkinlikleri edinmek demektir. Peki bu yetkinlikleri nasıl edinebiliriz? Gelin biraz bunun hakkında konuşalım.

Üretken olmanın en etkili ve en önemli yolu beyin fırtınası yapmaktır. Beyin fırtınası yapmak, yapacağınız iş üzerinde oturup düşünmektir. İnsanların gelişmemesinin, üretkenliklerini düşüren nedenler hakkında ünlü bir yaşam koçu şunları dile getirmiştir; “İnsanlar ya çok düşünüp hiç hareket etmemelerinden ya da hiç düşünmeden hareket ettiklerinden dolayı gelişemezler.”

Etkili bir beyin fırtınası yapmak için şunlara dikkat edin;

  • Sessiz bir ortam ayarlayın.
  • Süre tutun.
  • Eksilerinizi, artılarınızı bir kâğıda yazın.
  • Eksilerinizden, neleri değiştirebileceğinizi not alın.
  • Artılarınızdan, neleri daha iyi yapabileceğinizi yazın.

3.8 Öz Disiplin

Öz disiplin başkalarının size ne yapacağınızı söylemesine gerek kalmadan kendinizi kontrol edebilme ve sıkı çalışma gibi istediğiniz bir davranışı ortaya koyabilme yeteneğidir.

Kendinize bir hedef koyduğunuz zaman onu ancak disiplin ve sıkı çalışmayla elde edebilirsiniz.

Tüm başarılı insanların ortak özelliklerinden biri öz disiplindir. İster özel hayatta ister iş hayatında olsun, öz disiplin çok temel bir kavramdır. Düşüncelerinizi, duygularınız, davranışlarınızı ve alışkanlıklarınızı kontrol altında tutabilmelisiniz.

Öz disiplin kazanmanın basit ama işe yarar yöntemlerini sıralayalım:

  1. Küçük Adımlarla Başlayın
  2. Günlük Plan Yapın
  3. Dikkat Dağıtıcılardan Uzak Durun
  4. İhtiyaçlarınızı Kabul Edin
  5. Destek Grubu Oluşturun
  6. Yargılamalardan Uzak Durun
  7. Öz Disiplinli Halinizi Görselleştirin
  8. Davranış Zinciri Oluşturun
  9. Kendinize Karşı Anlayışlı Olun

21. Yüzyılda yaşayan bir birey eğer öz disiplinli bir şekilde bir işi yerine getiriyorsa diğer bireylerden oldukça öndedir ve bu fark paha biçilemez bir şekilde büyüktür.


4. Yirmi Birinci Yüzyıl Becerilerini Ölçme Edinme ve Geliştirme Yolları

Bu başlık altında tek tek ve nasıl yapılır yerine öz eleştiri yoluyla nasıl geliştirilir ondan bahsedeceğim. Çünkü her konu başlı başına bir araştırma ve bir fetih alanı.

21. yüzyıl yetkinliklerini ölçmenin en iyi yolu o becerinin olduğu halinde nelerin olacağı nasıl bir süreç izlenebileceğini ve ne gibi katkıları olacağını düşünüp kâğıda yazdıktan sonra bir de tam tersi yani o becerinin olmadığı halinde neler olacağını yazmaktır. Bunları yaptıktan sonraki aşama ise o maddelerle ilgili şu an ne durumdasın ortaya ise onları yazmak.

Örneğin Öz disiplin üzerinden ele alalım.

  • Öz disiplinli olmazsam zamanında işlerime başlayıp bitirecek psikolojik güce sahip olamam.
  • Öz disiplinli olursam işlerimi düzgün bir şekilde halledebilirim.
  • Şu an ise işlerimi hemen hemen zamanında bitirebiliyorum ama başlama konusunda zorluk çektiğim olabiliyor.

Bu şekilde bir olmadığı durum bir olduğu durum ve şu anki durumu yazarak onlarca madde sıralanabilir ve ölçüm işlemi düzgün bir şekilde tamamlanabilir. Buradaki en önemli husus kendimize karşı dürüst olmak.

Şimdi gelelim geliştirme ve yetkinlik kazanma yollarına:

Yine öz disiplin konusundan gidelim. Öz disiplin için kendinizi başkalarıyla değil dünkü kendinizle karşılaştırmalısınız. Yaptığınız çalışmaları not alarak takip edilebilir hale getirirseniz kendinizi geçmiş halinizle kıyaslayabilirsiniz. Takip edilebilir, veri haline geldiği için de yetkinliğinize dair değerlendirmede bulunabilirsiniz. 

Yetkinliği kazanma konusunda ise çeşitli eğitimlere katılabilirsiniz. Örneğin Neverfap Akademi’de uygulanan “zaman yönetimi, irade, stres yönetimi” gibi kamplara cüzzi ücretler ile katılabilir, yayınladığımız içerikleri takip edebilirsiniz.

Neverfap Akademi’deki içerik ve kampların yanında Bemteg Derneğinde gerçekleştirdiğimiz eğitimlere ücretsiz bir biçimde katılarak 21. yüzyıl yetkinlikleri için önemli adımlar atabilirsiniz. Bizler gerek bağımlılıkları gerekse yetkinliklere bütüncül perspektiften bakmaktayız. Örneğin aile ilişkilerini düzenlememiş birisinin zihninde yüzleşemediği baba figürü iş yerinde karşısına çıkacak ve bu nedenle inisiyatif almayı bastıracaktır. Bemteg Derneğinin eğitimleri bu noktada kapsayıcı bir destek sağlamakta.

Bir diğer yetkinlik kazanma alanını staj yapma, gönüllü faaliyette bulunma olarak, kısaca maruz kalma olarak görüyoruz. Büyük kurumsal firmalardan ziyade girişimlerde, STK’larda görev alarak iş dünyasında karşılaşacağınız zorlukların tatbikatını yapabilirsiniz.

Ben Neverfap Araştırma Ekibinin gönüllü üyesi Ahmet Kağan Üstünay, umarım ki bu içerik sizlere fayda sağlamıştır. Sevgilerle.

Süreciniz ve yetkinlikleriniz daim olsun.

Dipnot: Bu Kitapçıktaki her bir başlık başlı başına bir araştırma konusudur ve araştırma konusu olarak önerimdir. Araştırma olarak hepsi için çokça yerli ve yabancı kaynak var.

Kaynakça İçin Tıklayın

(Aşağıda yer alan kaynakları kitapçığın genelinde, her bir bölümün sonuna koyduğum linkte ise o bilgileri aldığım kaynakları listeledim. Çünkü örneğin bir “Bilim Okuryazarlığı” konusunu 21. yüzyıl yetkinlikleri adı altında arar.

  1. Yerli Ana Kaynaklar:
  1. Yerli Yardımcı Kaynaklar:
  1. Yabancı Ana Kaynaklar:
  1. Yabancı Yardımcı Kaynaklar
  1. Kitaplar
0 0 votes
Makale Değerlendirmesi
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments